Yutmi

Agota Kristof ve Üçlemesi

Eylül 14 2010

Yaklaşık iki yıldır Pazartesi günleri dört arkadaş bende toplanıp kitap okuyoruz. Genellikle felsefe okumaları yapıyoruz. Bir kitap belirliyoruz, içimizden biri -genellikle Necla Hanım- yüksek sesle bu kitabı okuyor, diğerleri dinliyor. Zaman aman okumayı kesip, üzerinde tartışıyoruz. Hem sohbet ediyor, hem fikir alışverişi yapıyor, hem de yeni şeyler öğreniyoruz. Sadece kitaba da bağlı kalmıyoruz tabii. Hayata dair ne varsa konuşacak, bize kapı açıyor bu okumalar. Şimdiye kadar, “Tilki İle Kirpi” ve Sponvil’in “Büyük Erdemler Risalesi” adlı kitapları okuduk. En son Candan’ın tavsiye ettiği, Agota Kristof’un yazdığı, “Büyük Defter”, “Kanıt” ve “Üçüncü Yalan” adlı roman üçlemesini okumaya karar verdik. İlk altmış sayfadan sonra, ben kitabı herkesin evde, kendisinin okumasını, daha sonra üzerinde konuşulmasını önerdim. İyi ki de öyle yapmışım. Zira kitap, insanı o kadar kendi içine, bazen de özeline götürebiliyor ki benim gibi biri için kesinlikle yalnız okunması gerekiyormuş.

Neden mi? Sayfanın devamını oku »

PERİLER’İN BALONLARI ( KAPADOKYA )

Eylül 14 2010

BÖLÜM .III. UÇHİSAR, ZELVE

Bu bölüm Urla dönüşüne kalır sanıyordum. Ama bu akşam sinema grubumuzla geçirdiğimiz gece, Kapadokya Şarabı, izlediğimiz Carmen’in bana verdiği enerji ile yine bilgisayarımın başındayım. Şarapla kalmadığım için cümlelerim ve yazım hatalarım için şimdiden hoşgörünüze sığınıyorum. Böyle yazmanın tadı başka bir şeyde yok zira… Hafif çakır keyif, fonda en sevdiğim müzik…

Avonos’dan çıktık. Rotamız Zelve ve daha sonra gün batımı için Uçhisar… Zelve bir başka doğa harikası… Üç vadi var gezecek. Biz ancak ikisini gezebildik. Gün batımına yetişmeliyiz. Sayfanın devamını oku »

PERİLERİN DİYARI ( Ihlara Vadisi, Avanos)

Eylül 13 2010

BÖLÜM .I. IHLARA VADİSİ

Ihlara Vadisi’ne doğru saptığımızda saat on sularıydı. Selime, perilerin bizi ilk karşıladığı yerdi. Neden bilmiyorum, Selime’de durmadan yolumuza devam ettik. Hedefimiz Ihlara Vadisi idi ve belki de artık bu perili köşklerden daha milyonlarca göreceğimizi düşünerek, burada durmadık. Nevşehir’e seneler önce gelmiştim. Hatırladığım peri bacaları ve Avnos’daki çömlek atölyeleriydi. Ihlara vadisine vardığımızda buraya daha önce hiç gelmediğimi anladım. Hani diyordum belki o gezi sırasında gelmişimdir… Ama vadiye inen merdivenleri görünce, hayır dedim kendi kendime ben buraya ilk defa geliyorum. Sayfanın devamını oku »

NEVŞEHİR’İN PERİLERİ

Eylül 13 2010

Yola eksik çıktık. Kaptan pilotumuz Murat Abi, kopilotumuz Berna ile birlikte aklımızın bir kısmı Ankara’da bıraktığımız Senem ve Coşkun’da kalarak yola koyulduk. Rotamız Nevşehir’di. Görmeyi hayal ettiğimiz yerler için zamanımız kısıtlıydı. Ama Murat Abi araştırmalarını yapmış, haritasını çizmişti. Şu yanda gördüğünüz kağıt parçası bizim hayatımızı kurtardı. Perilere kavuşturmakla kalmadı, karnımızı doyurup, yatacak yer bile buldu bize…

Nevşehir’in perileri bir yazı dizisi olacak. Hem sizleri sıkmamak, hem de daha çok fotoğrafla besleyebilmek için 🙂 Bu yazı dizisi ile Ihlara Vadisi, Derinkuyu, Avanos, Zelve, Uçhisar, Göreme, Ürgüp’ü gezip, balonlara bineceğiz. Ve tabii perilerin renklerini göreceğiz. Sayfanın devamını oku »

Kızılcahamam’ın Renkleri

Eylül 06 2010

Eve gelir gelmez yutmoğraf makinemin pilini şarja takıp, dün yaz uykusundan uyanan salyangozlarıma marullarını verdikten sonra, kendimi sıcak duşun altına attım. Duş teknesinden akıp giden yalnızca toz, su ve sabun değildi. Nasıl tarif edeceğimi bilemediğim tuhaf bir şeyin de ayak, bacak ve sırt kaslarımın arasından süzülüp, duş teknesinin süzgeç deliğinden aktığını hissettim. Duştan çıktığımda biraz daha rahatlamıştım ama şöyle güzel bir masaj da şahane olurdu doğrusu 🙂 Fiziksel olarak canıma okuyan ama ruhuma şifa bir günün ardından, acaba yarın yürüyebilecek miydim diye söylenerek, bilgisayarımın başına geçtim.

Bana ne mi oldu? Sayfanın devamını oku »