Yutmi

ŞİİRLER

..

TAŞ YAĞMURU

(1970)

NADİR ŞENER HATUNOĞLU

(matematikçi-bilim uzmanı)

DİLSİZ KAVAL

Kütük gibi kafana ince fikir ne gerek?!

Dilsiz bir kaval gibi tekdüze ses verdin hep.

Demir kaplı çifteni katır gibi gererek,

Nadide çiçekleri sen yine gönlünce tep.

***

AĞIR TOP

Siyasette kendini, ağır bir top sanırsın;

Kürsülere çıkarak eşekçe anırırsın.

Tepişince çıkarın üstteki heriflerle,

Kırık bir sapan gibi, çöplükte bakınırsın.

***

ŞEREFE

Kimileri siyaseti şeref için yaparmış

Biraz sonra şerefini üç-beş pula satarmış.

Yalan-dolan iftirayı doldurarak ağzına,

Şereflinin suratına diliyle yok atarmış.

***

UYUZ EFENDİ

Girince siyasete bizim uyuz efendi,

Tepişerek öğrendi olmadık nice fendi.

Partisinden kendine verilince kurmaylık,

Namus, onur ne varsa, hepsini birden yendi.

*   *   *

 

BUNALIM

Neden ağlamaklıdır sesi

Türkü söyleyen şu kızın?

Kimin yüzünden vurur alnıma

Dallardan sarkan hüzün?

Niçin yorgun caddeler bugün;

Uyumadılar mı yoksa gece?

Kimdir soluğunu kesen böyle;

Abanmış kurşun ağırlığınca.

Çizgi çizgidir yüzlerde

Yaşama usancı;

Kimindir insan kardeşim

Bunca kötülüğün utancı?

.*** Mersin: 1967

Nadir Şener Hatunoğlu

….

BİZ İNSANLAR

Biz güçlüyüz,

Biz zavallıyız,

Biz insanız;

Bir aferin için

Bin kişiyi teperiz.

Alkış tutarız kimine,

Kapanırız eteğine.

Bakmadan yediğine,

Kutsal diye taparız.

*** Mersin: 1967

Nadir ŞENER HATUNOĞLU

(matematikçi-bilim uzmanı)

 ….

Omurga fıtığım, delikanlı adammış. Dediğini yaptı; beni beş yıldır yatağa bağladı… Bu şiir, sağlık raporumun ‘post-modern’ resmidir…

YILGIN HÜZÜN

    “Ön deprem sinyalleri geliyor

      “Bedenimin  her  yerinden.           

       “Omurgamda tepinen zorba bir fıtık,

     “Gövdemi ikiye katlama telâşında.

     “İki bolumun dostluk anlaşması,

     “Hain bir felcin ifsadına uğradı.

     “Sağ elimin suratıma küslüğü akut.

     “Çizmemin vicdanını sorgulayan kaldırım,

     “Bastonumun ürkek tıkırtısına gülüyor

                                    -bıyık altından.-

     “Uzayın görkemiyle güreşen zihnimin

     “Çarpık bir üçgende asılı kalması,

     “Yılgın hüznüme ihanettir.”    

     ***

     Ankara: 04.11.2010

     Nadir ŞENER HATUNOĞLU

 

 

Yorum Yazın