Yutmi

6.Sayı (Haziran 2014)

Piyale Madra

Bu sayıda sanırım her şey çok bol. Yutmoğrafya bit pazarına döndü. Yutmoğraf biraz kıskandı… Umarım yeterince zamanınız vardır 🙂 Özellikle bu ay “farklı sesler farklı kalemler, farklı kareler” çok hareketliydi. Bu bölümdeki yenilikleri ve keçileri kaçıranlar bu sayıda yakalayabilirler 🙂

Bu sayıya ZAZ’ın en sevdiğim parçası ile başlamak istiyorum ama bir farkla; Türkçe alt yazılı… İzlememiş olanlara tavsiye ederim 🙂



Bu ay “Farklı Sesler, Farklı Kalemler, Farklı Kareler”de yeni konuklarımız vardı; Zaika “Mi’li Günler” adlı yazı dizisi ile, Serdar da “Sevgili Hüzün” adlı köşesiyle katıldı Yutmoğraf’a.

Ve diğer bir özel konuğumuz, sevgili Caner’in babası Sn. Nadir Şener Hatunoğlu. Köşesinin adı “Yakın Çekim”. Nadir Bey, Köy Enstitüleri’nde okumuş ve oradan yetişmiş şanslı ve özel öğretmenlerimizden. Belki bizimle Köy Enstitüleri ile ilgili anılarını da paylaşmak ister köşesinde. Ben çok isterim doğrusu. Kendisinden ilk e-postayı aldığımda nasıl heyecanlandığımı anlatam. 

Sevgili Serdar ve Nadir Bey, Yutmoğraf’a hoş geldiniz 🙂

*   *   *

Çekirgenin Hocası’nın “vaziYetim” adlı şiirini ise buradan okuyabilirsiniz; https://www.yutmografim.com/vaz-yetim/

Yasemin’in yazdığı; “tek başına iki kişi” adlı bir şiiri var. Aslında bir yazı yazıp şiire bu yazıda yer vermeyi düşünmüştüm ancak -bence- şiir öyle yalın ve tek başına yeterli ki üzerine ne yazsam daha fazla olmayacak gibi geldi bana onun için şiiri “tek başına” ama tüm kalbimle paylaşmaya karar verdim. Bu güzel şiir ve hemen altındaki video için Yasemin’e teşekkür ederim 🙂

TEK BAŞINA İKİ KİŞİ

Masa iki kişilik
Hayat iki kişilik
Şarkılar iki kişilik
Yalnızlık da aslında iki kişilik
İki kişilik yaşayabilirsen
Anlamlıdır tek başına olmak

İki kişilik yaşayabilirsen…
Çoğalırsın
Derinleşirsin
Paylaşırsın
Kaç kişi olursa olsun etrafında
Tek başına iki kişi olabilirsen
Sevdadır bu
Yan yana olmak değilse
İçten içe yanabilmekse sevda
Tek başına iki kişi olacaksın
Bazen o olmayacak
Bazen sen olmayacaksın
Ama iki kişi gibi durabilirseniz tek başınıza
Sevdadır bu
İçinizden orman akacak
Denize kaçacak
Yanardağ olacaksınız zaman zaman
Özlemekten
Yine de yaşayacaksınız
İki kişi
Hiç ayrılmamış kadar birbirinizden emin
Hiç buluşmamış kadar birbirinize hasret
Yaşayabilirseniz
Tek başınıza
İki kişi
Sevdadır bu

yasemin şenyurt

Bu kelebekli kızın yeni yazısını da okumanızı öneririm.Yasemin’cim sen hiç vargeçme, bırak kelebeklerin hep uçuşsun !!

 

https://www.yutmografim.com/kelebekler-ucusmasin-mi/

*   *   *

Size bir film önereceğim ama nasıl bulur da izlersiniz bilemiyorum; film, Hannah Arendt’in “kötülüğün sıradanlığı” adlı kitabından uyarlanmış. Ben bu filmi haziran ayında gerçekleşen 25.Ankara Uluslararası Film Festivali’nde izledim ve son zamanlarda izlediğim en etkileyici filmdi… Eğer okumak isterseniz kitabı da var.

Arendt, ünlü bir Alman filozofu ve siyaset bilimcisi. Yahudi soykırımının mimarı olarak sunulan Adolf Eichmann’ın sadist bir canavardan ziyade, normal, hatta korkutucu derecede normal bir insan olduğuna dikkat çeken Arendt, özellikle düşünme ve muhakeme yetisinin kaybolmasıyla birlikte kötülüğün nasıl sıradanlaştığını vurguluyor. Eichmann duruşmasından yola çıkarak, insanlık tarihinin dönüm noktalarından birini ve bu dönemde yaşanan toptan ahlaki çöküşü gözler önüne seriyor. Filmin yönetmeni; Margarethe von Trotta, Arendt’i canlandıran da Barbara Sukowa. Yazdığı bu makale ile -ki sonradan kitap haline geliyor- en yakın arkadaşları dahil tüm Yahudileri karşısına alan Arendt’in dile getirdikleri gerçekten çok önemli. Eğer merak ettiyeseniz, konu ile ilgili bilgiyi ve Arendt’in Eichman davası üzerine düşüncelerini alttaki linklerden okuyabilirsiniz; 

“…

“Kötülüğün Sıradanlığının” bir göstergesi olan bu ne yaptığını düşünmeden ve bilmeden yapma halinin dayanağı olan kamu ahlâkı ve politik yargının gerisindeki insan yaşamını kuşatan sistemi de açığa çıkarır.

Bugün tüm dünyada kabul edilmiş Yahudi soykırımının işleyişi sırasında sadece terfi etmek ve “iyi vatandaş” olmak için görevini sorgulamadan yerine getiren Eichmann’ın cinayetleri, şeytani bir zekanın ürünü olarak gerçekleşmez. Akıl dışı ve kahramanca bir vatan savunması da olmayan bu eylemler, daha iyi ve diğerlerinden yalıtılmış bir toplum yaratmak üzere gerçekleştirilir.” (bianet.org)

http://www.bianet.org/biamag/insan-haklari/110125-kudus-teki-eichmann-ve-kotulugun-siradanligi-ustune-bir-calisma

http://www.flsfdergisi.com/sayi9/1-16.pdf

*   *   *

Kötülüğe karşı koymak ne demek?”

Bu ay çok beğenerek izlediğim bir diğer film “Kış Uykusu”. Film, başarılı bir senaryo, usta oyunculuk ve muhteşem görüntülerin yanı sıra, Funda’nın da belirttiği gibi; o denli çok başlığı içinde barındırıyor ki… Yönetmenliğini Nuri Bilge Ceylan’ın yaptığı ve altın palmiye kazanan bu film ile ilgili olarak sevgili Funda’nın bir yazısını paylaşmak istedim. Bununla birlikte ben de bir iki şey söylemek istiyorum çünkü gördüm ki film hakkında herhes gibi düşünmüyorum.

Bir “sanat filmi” düşmanlarından ya da “ödüllü eser” hayranlarından biri değilim. Nuri Bilge Ceylan’ın tüm filmlerini izlemedim ama izlediklerim ve beğendiklerim içinde “Bir Zamanlar Anadolu” filmi vardı. Filmin en çok eleştiri alan yanı, ünlü yazarların (başta Çehov olmak üzere) eserlerindeki diyaloglardan yapılan alıntılar oldu. Ben alıntı yapılamasına karşı değilim. Alıntı yapmak değil, zor olan o alıntıyı doğru ve uygun bir biçimde kullanmak ki filmde bu beni rahatsız etmedi hiç. Oyuncuları da oyunculukları da çok başarılı bulduğumu söylemeliyim.

Filmin sahicilikten uzak olduğunu yazan arkadaşlarım oldu. Ben pek öyle düşünmüyorum. Filmde sahicilikten uzak olan tek şey vardı bence o insanların arasındaki ilişkiler. Sahte ve samimiyetten uzak ilişkiler… ve bence işte tam da bu noktada çok gerçekçiydi.

Günümüzde bazı sanatçıların, yazar-çizer takımının bir kısmının, ne kadar yalnızlaştığını, kendisini halktan ne kadar uzaklaştırdığını, mütevazi görünüşleri altında yatan o kibri öyle güzel yansıtıyor ki bence bu aynaya bakmak da, bakanın gerçek yüzünü görmesi ve kabul etmesi de büyük cesaret ister diye düşünüyorum. Tabii bunların hepsi benim düşüncem.

Öncelikle aydınlarımıza ve herkese tavsiye ederim. Bu filmle ilgili yapılan farklı yorumları da alttaki linlerden okuyabilirsiniz.

http://parsomen13.blogspot.com.tr/2014/06/ks-uykusu-vicdannn-mulkiyet-ile-imtihan.html

http://parsomen13.blogspot.com.tr/2014/06/ks-uykusunda-terlemek.html?showComment=1403371927825

 

Bu ay keçilerim de pek yerinde durmadı, bir sergiye bir puzzle’a, biraz tamirata biraz dikiş nakış işlerine koşturup durdular. Ya Türkiye gündemi? İnan bana benden iyi takip ediyorlar ve sordukları sorulara artık yanıt vermez hale geldim.

Bir süre görmeyenler soruyorlar bana “neler yapıyorsun?” diye. Buradan toptan yanıtlıyorum bu soruyu “keçilerim var, onlarla meşgulum, onları otlamaya götürüyorum, kaçanların peşine koşuyorum” öyle işte… Yutmi biraz kıskanıyor onları sanırım. Eğer keçilerimle beraberken onu da yanıma almadıysam, küsüyor bazen 🙂

Bir yıldır keçilerim de çıldırmış vaziyette. Zaptetmekte zorlanır oldum. Bütün ezberleri bozuldu, her biri bir kafadan sorular sorup duruyorlar; üstelik ne ara okudularsa, çıtır çıtır felsefeden örnekler vererek soruyorlar, anlat anlatabilirsen… Haklısınız deseeem, o zaman niye böyle diyorlar. Sahi siz çocuklarınıza nasıl anlatıyorsunuz? Eskiden gazete, kitap, ne bulurlarsa yerlerdi, şimdi okumaya başladılar iyi mi? Darısı biz insanların başına :))) Lafı uzattım. Oysa tüm diyeceğim; bu ay “Aklımın Keçileri” bölümünde iki yazı var olacaktı.

https://www.yutmografim.com/bu-kecinin-adi-olaf/

https://www.yutmografim.com/tamirat-tadilat-sokukler-keciler-ve-yapbozlar/

*   *   *

Bu ay Cermodern’de çok güzel sergiler oldu. Olaf’ı daha önce paylaşmıştım.Şimdi de size beni çok heyecanlandıran başka bir sergiden, Ahu Akkan’ın sergisinden söz etmek istiyorum biraz.

Akkan, perdeyi çağrıştıran bir yüzey üzerine yine tülleri dikerek oluşturduğu portreleri konumlandırıyor. Perdemsi yüzey bu çalışmalarda örtülü olan, gizlenmek istenen, yok sayılan gerçeklere gönderme yaparken; aynı zamanda gerçeğe ulaşmanın mümkün olduğu şeffaf bir yansıtıcı görevi görüyor.

İşte bu nedenle uzaktan baskı gibi görünen portrelerin yanına gittiğinizde gözlerinize inanamıyorsunuz. Çok bilenen bir temayı, gerek kullandığı malzeme ile ifade edişi gerekse eserleri yaratırken ki işçiliğiyle, bambaşka başka bir açıdan düşündürtüyor izleyene… Ben kendisini buradan kutluyor ve başarılarının devamını diliyorum. Sanatçı hakkında daha fazla bilgi edinmek isteyenler için;

http://ahuakkan.blogspot.com.tr/

*   *   *

“Gönüllü cehaletin gücü yabana atılamaz”

Kate Cooper

En son Necla Hanım’ın bu ay benimle paylaştığı bir videoyu sizinle paylaşacağım. Gıda sektöründeki bu reklam danışmanına 7 dk.nızı ayırmanızı öyle çok isterim ki…

“6.Sayı (Haziran 2014)” için 9 Yorum

  1. Selcuk Diyor ki:

    Aylık çıkan bu sayıların belli bir yayın günü var mı acep? Ay sonunda yada ayın ilk haftası gibi? 🙂

  2. basak Diyor ki:

    Selçuk’cum normalde ay sonu… Her ayın son günü, o aya ait Yutmoğrafya’nın duyurusunu yapıyorum ancak çoğunlukla önceden yayına alıyorum ki ara ara bakıp eklemeler yapabileyim. Örneğin bu akşam yapacağım gibi 🙂
    Her ne kadar henüz duyurusunu yapmamış olsam da senin gibi meraklı arkadaşlarım girip gezebiliyor, zira giriş serbest 🙂

  3. yasemin şenyurt Diyor ki:

    Büyülü bir atmosfer 🙂 Eline, yüreğine sağlık…

  4. Necla Diyor ki:

    Kelebekler uçsun, bizleri de yanına alsın… Kelebekler bölümünü şiiri videosuyla pek beğendim:-) Hannah Arendt filmi de izlenmeli hatta ben bi daha izleyeyim… Teşekkürler hepsi için…

  5. çekirgenin hocası Diyor ki:

    Sevgili Çekirge;

    önce böyle bir dergi hazırlamak için harcadığın bilgine, emeğine, yüreğine, gönlüne sağlık!…

    çünkü her dergi bana o ay kendimce izlemem, okumam, görmem, üzerine kafa yormam gerekenler konusunda samimi bir rehber niteliği taşıyor, kısaca düşünüyor ve öğreniyorum,

    Bu arada Sevgili Yasemin’in şiirini kaç kez okudum bilmiyorum. Kutluyorum kendisini. Bence bir başucu şiiri yazmış.

    Sağol!…

  6. yasemin şenyurt Diyor ki:

    Çok teşekkür ederim Çekirgenin Hocası 🙂 Şiiri sevmenize mutlu oldum. Necla Hanım’a da teşekkür ediyorum. Başak gerçekten güzel bir sayı oldu 🙂 Her geçen sayı daha yoğun oluyor 🙂

  7. gokhan kocak Diyor ki:

    teşekkürler Başak, pek keyifliydi 🙂

  8. Gülbüz uç Diyor ki:

    Emeği geçen herkesin yüreğine sağlık,çok beğendim .Başakcım teşekkürler

  9. Necla Diyor ki:

    Kış Uykusu filmi için başka bir yorum, okuma önerim…

    http://t24.com.tr/yazarlar/yilmaz-murat-bilican/kis-uykusu-ve-laik-cumhuriyet-aydini,9662

Yorum Yazın