Yutmi

ŞİRİNLER’İN DİYARI (GEREDE)

Ekim 10 2010

Bugün, Yutmoğraf’ım ve erkek kardeşim Doruk ile birlikte Şirinler’in diyarına gittik. Bu yürüyüşün benim için anlamı büyüktü. Çünkü Doruk da benimle geliyordu ve ilk defa böyle bir yürüyüşe katılacaktı. Her şey çok güzel olsun istiyordum. Yağmur yağmasın, doğa muhteşem olsun istiyordum. Sayfanın devamını oku »

SICAK-SOĞUK

Eylül 29 2010

Metal sanayi soğuktur, metal sanayi siyah…

İmalat kısmı siyahtır, nasırlı eller siyah…

İmalathaneye sac gelir, profil gelir.

Hepsi de ya gri ya siyah…

Uzaktan bakarsın, siyahtır insanların yüzleri.

Metal soğuktur, yüzler soğuk…

Oysa renkler vardır gözlerde,

Sıcak…

BALİ .I.BÖLÜM

Eylül 19 2010

Endonezya’da Minicik Bir Ada, BALİ

Kilometreyi Sıfırlamak

Beni bilenler bilir. Genellikle gezilerden sonra gezi anılarımı yazarım. Ama bu sefer bir değişiklik yaptım. Yazıma gezi öncesi başladım. Neden mi? Bilmiyorum… Sayfanın devamını oku »

Agota Kristof ve Üçlemesi

Eylül 14 2010

Yaklaşık iki yıldır Pazartesi günleri dört arkadaş bende toplanıp kitap okuyoruz. Genellikle felsefe okumaları yapıyoruz. Bir kitap belirliyoruz, içimizden biri -genellikle Necla Hanım- yüksek sesle bu kitabı okuyor, diğerleri dinliyor. Zaman aman okumayı kesip, üzerinde tartışıyoruz. Hem sohbet ediyor, hem fikir alışverişi yapıyor, hem de yeni şeyler öğreniyoruz. Sadece kitaba da bağlı kalmıyoruz tabii. Hayata dair ne varsa konuşacak, bize kapı açıyor bu okumalar. Şimdiye kadar, “Tilki İle Kirpi” ve Sponvil’in “Büyük Erdemler Risalesi” adlı kitapları okuduk. En son Candan’ın tavsiye ettiği, Agota Kristof’un yazdığı, “Büyük Defter”, “Kanıt” ve “Üçüncü Yalan” adlı roman üçlemesini okumaya karar verdik. İlk altmış sayfadan sonra, ben kitabı herkesin evde, kendisinin okumasını, daha sonra üzerinde konuşulmasını önerdim. İyi ki de öyle yapmışım. Zira kitap, insanı o kadar kendi içine, bazen de özeline götürebiliyor ki benim gibi biri için kesinlikle yalnız okunması gerekiyormuş.

Neden mi? Sayfanın devamını oku »

PERİLER’İN BALONLARI ( KAPADOKYA )

Eylül 14 2010

BÖLÜM .III. UÇHİSAR, ZELVE

Bu bölüm Urla dönüşüne kalır sanıyordum. Ama bu akşam sinema grubumuzla geçirdiğimiz gece, Kapadokya Şarabı, izlediğimiz Carmen’in bana verdiği enerji ile yine bilgisayarımın başındayım. Şarapla kalmadığım için cümlelerim ve yazım hatalarım için şimdiden hoşgörünüze sığınıyorum. Böyle yazmanın tadı başka bir şeyde yok zira… Hafif çakır keyif, fonda en sevdiğim müzik…

Avonos’dan çıktık. Rotamız Zelve ve daha sonra gün batımı için Uçhisar… Zelve bir başka doğa harikası… Üç vadi var gezecek. Biz ancak ikisini gezebildik. Gün batımına yetişmeliyiz. Sayfanın devamını oku »