Yutmi

Dünyanın çatısına yolculuk ve yolda bir öpücük…

Kasım 03 2012

Nepal-Tibet yolları dün sabah itibariyle geride kaldı. Hoşgeldin diyen soruyor; “Yutmoğraf’a baktık ses seda yok, nerede fotoğraflar?”. Dün dışarıda bir dolu koşuşturmacanın ardından kartlardaki fotoğrafları bilgisayara ancak indirebildim. Uykusuzluksa cabası…. İlk olarak Nepal’ı ayıklayıp grupladım.

Akşamın şu saatlerinde yol boyu tuttuğum notları bilgisayara geçirmek üzere masa başındayım. Muhtemelen sabahlayacağım… Ödül olarak bugün aldığım ve çok merak ettiğim bir kitabı koydum kendime. İlk bölümü bitirince o kitabı okumaya başlayacağım 🙂  Kitap mı? Adı Momo. Hele bir başlayalım anlatmaya…

* * *

İstanbul Sabiha Gökçen’de ekiple buluştuk. Zehra ve Yasemin Abla hariç herkes yabancı. Bora’yı Hariom’un sitesinde görmüştüm. Diğerleriyle de Bora tanıştırdı. Yogi ve Yoginiler… Yoga yapanların erkeklerine Yogi, kadınlarına da Yogini deniyormuş. Yogacıların arasında ne işim olduğunu merak eden arkadaşlar, “Geriye sayım başladı “ bölümüne göz atabilirler 🙂 https://www.yutmografim.com/geri-sayim-basladi/#more-6236

Check-in’i geçtikten sonra heyecanım durulmuştu. Artık yola çıkmıştım. Ne geri dönüş, ne de bir engel… Dünyanın çatısına yolculuk başlamıştı.

İstanbul’dan Dubai, Dubai’den Katmandu… Uçak Katmandu üzerine geldiğinde bulutların arasında Himalayalar görünüyordu. Bu gerçekten çok etkileyici bir görüntüydü. Katmandu’ya vardığımızda akşamüzeri olmuştu. Hava alanı eski görünüyordu. Ne çok kötüydü ne de iyi. Küçüktü ama… Havaalanından Katmandu sokaklarına çıkınca Hindistan’ı anımsatan görüntüler başladı. Bozuk yollar, yerlerde satıcılar, örümcek ağına benzer elektrik kabloları… Festival dolayısıyla caddeler çok kalabalık değilmiş, öyle söyledi rehber. Döküntü yollardan geçip, bir süre sonra sola saptık. Tatatataaa! Otele gelmişiz… Şık bir otel, Hotel Park Village. Katmandu’nun orta yerinde İngiliz mimarisi kokan otel, -Hindistan gezisinde kaldıklarımızı düşündükçe- hiç beklemediğim kadar konforluydu. İnsanoğlu konfora ne de çabuk alışıyor… Bu pek iyi Bir şey değil aslında. Neyse… Akşam Thamel’e (Katmandu’nun turistik alışveriş merkezi) gitmek üzere resepsiyonda buluştuk. Yaklaşık yarım saat gittikten sonra Thamel sokaklarında kendimizi kaybetmiştik. Öyle çok şey vardı ki bakacak. Takılar, giyisiler, treking malzemeleri. Böyle durumlarda ben kısa devre yapıyorum. Alışverişte çok zaman geçirmeyi sevmem. Çok alternatifin olmasını da sevmem. Burada neye baksan gözün kalıyor. Hepsine bakmaya kalksan günler yetmez. Öyle olunca kısa devre yapıyorum işte… Baktım olacak gibi değil, önüme gelene atlıyorum, öncelik sıralaması yapmaya karar verdim. Öncelikle bir sırt çantasına ve monta ihtiyacım vardı. Çakma makma bilmiyorum artık ama Ankara’da alamayacağım kadar uygun fiyatlara bir sırt çantası ve mont aldım.  5400mt.’lerde kaz tüyü mont giymek lazım ya… :))) Mont, kaz tüyü müdür tavuk tüyümü bilmem artık ama yaklaşık 80TL. İyi ki de o akşam almışım dedim sonra kendime… Alışveriş çok da uzun sürmedi zaten ama bir çok kişi ilk günden torbalarını doldurmaya başlamıştı bile. Başta Umut 🙂

Sabah 7’de kalkıp, kendimi otelin dışına attım. Aynı Manado’da  (O da Endenozya’da bir şehirdi) olduğu gibi burada da otelin dışındaki dünya başka bir dünya. Başka başka hayatlar… Aslında bizim otelin bulunduğu bölge, zengin kesimin yaşadığı bir bölge. Yüksek duvarların, parmaklıkların ardında oldukça lüks ve büyük villalar var. Duvarların ve parmaklıkların diğer tarafında da yoksul hayatlar… Villaların duvarları yürüğüm yolun her iki yanında yükselmiş. Önümde sarisiyle bir kadın yürüyor. Ben nereye yürüyorum? Bilmiyorum. Hiç hazırlık yapamadan geldiğim bu gezide elimde ne bir harita ne başka bir şey… Yüreğimin götürdüğü yere gidiyorum.

Duvarların dışında bambaşka bir yaşamın olduğu belli. Sağımda solumda duvarlar, önümde asfalt yol… Asfalt bitiyor, toprak bir yol başlıyor. Toprak yola dalıyorum. Önümde patikamsı bir yol, içimde büyüyen bir merak. Geçtiğim yerleri kafama yazıyorum. Bu yolun bir de dönüşü var. Kaybolmamak lazım. Tek tük köhne barakalar var etrafta. Lüks villalar, yüksek duvarlar ardında köhne baraklar. En son izlediğim filmlerden  biri, Ekümenoplolis geliyor aklıma.

Birden sol tarafımda yeşillikler içinde küçücük bir tapınak görüyorum. Kiraz ağacında tek başına kalmış bir kiraz gibi kıpkırmızı görünüyor uzaktan. Birkaç kadın, ibadetlerini yapmış tapınaktan çıkarlarken, mavi elbiseli genç bir kadın giriyor tapınağa. Ben öylece durup fotoğraf çekiyorum. Tapınağa koydukları meyvelere, çiçeklere, mumlara, tütsülere bakıyorum. İbadeti biten mavi giysili kadın bana yaklaşıyor. Gözlerinin içine bakıyorum. Birşey yapmak istediği belli. Anlamadığım dilde birşeyler söylüyor ve alınıma kırmızı birşey sürüp, kafama çiçek yaprakları döküyor. Sanıyorum ki beni kutsuyor. Öğrendiğim tek sözcüğü söylüyorum ve genç kadını selamlıyorum “Namaste”. Tapınaktan uzaklaşıp, tekrar toprak yola sapıyorum.

Lüks villalardan olabildiğince uzaklaşmak istiyorum. Kırsal açıktır. Açık ve samimi. O nedenle insanları da açık olsa gerek. Açık arazide ekili yerler vardı. Uzaktan bana doğru gelen iki küçük kız gördüm. Yanıma geldiler ve beni yaşamlarının içine çektiler. Geniş arazide bir grup insan birşeyler yapıyordu. Ne olduğunu pek anlamadım. Büyük olanı İngilizce biliyordu. Festival için hazırlık yaptıklarını söyledi. Yaklaşık 6-7mt boyunda 4 bambu vardı. İki adam bambuların gireceği büyüklükte çukurlar açıyordu. Daha sonra bu çukurlara bambuları yerleştirdiler ve yukarıda birbirlerine bağlı hale getirdiler. O gün değil ama daha sonra bunun devasa bir salıncak olduğunu anlayacaktım 🙂 Etraftaki çocukların heyecanı da bundanmış. Çocuklar Yutmi ile ilgilendiler. Ben de onların fotoğraflarını çektim. Yutmi’de kendilerini görmek, onları çok eğlendiriyordu. Yutmi’de çocukları yutmaya devam ediyordu. Tam o sırada aklıma İstanbul’dan aldığım balonlar geldi. Yanıma almadığıma canım sıkılmıştı. Otele dönüp balonları aldım ve hızla onların yanına döndüm. Otelden oldukça uzaklaştığım için bu hızlı yürüyüş beni kan-ter içinde bırakmıştı. Bir süre daha çocuklarla kaldıktan sonra, onlara gitmem gerektiğini söyledim. Birbirimize al salladık ve ben oradan ayrıldım. Çok az gitmiştim ki küçük kızlardan biri ardımdan yetişti ve elimi tutarak “gene gel” dedi. O an kendimi çok çaresiz hissettim. Neyse ki ufaklığın İngilizce’si fena değildi de çok uzakta oturduğumu, bir daha gelmemin çok zor olduğunu söylediğimde beni anladı. “Fakat Katmandu’dan ayrılmadan önce “belki” bir kere daha gelebilirim. Ama belki” dedim. “Anlıyor musun?” diye sorduğumda başıyla onayladı, yanağıma bir öpücük kondurdu ve sonra koşarak arkadaşlarının yanına döndü. Ben daha şaşkınlığımı üzerimden atamamışken, O, diğer çocuklarla birlikte bana uzaktan el sallıyorlardı. Bir güne böyle başlamaktan daha güzel ne olabilirdi ki?

Not: Altta göreceğiniz sokak ve cadde fotoğraflarının çoğu giden bir araç içindeyken çekildiği için çekim kalitesi açısından bizi hoş görmenizi dileriz 🙂

“Dünyanın çatısına yolculuk ve yolda bir öpücük…” için 28 Yorum

  1. bora ercan Diyor ki:

    Devamını merakla bekliyoruz….

  2. Coskun Dere Diyor ki:

    Basakcigim gerçekten hoş gelmissin.

  3. Güliz Diyor ki:

    Sabah sabah çok iyi geldi…Devamını okumak için sabırsızlanıyorum…İkinizi de öptüm…

  4. Fulya Uzer Diyor ki:

    Hoşgeldin. Gri Ankara’ya bir ışık açtın. 🙂

  5. Tek Kollu Ahtapot Diyor ki:

    Ve o yasamin icinde bir insan, hoscakalin! Diyerek yazini bitirerek kalanlara veda ettigin yolculuktan hosgeldin Sevgili Basak…
    Gitmeden once, Saatler Kala baslikli yazinda, bize sundugun aynada zaman zaman kendimize bakip seni hatirladigimizi da bil istedim.
    Sevgilerle:)

  6. Nesrin Diyor ki:

    Hoş geldin başakcım; yine hoşluklarda dolu bir çantaya dönüşsün anlaşılan

  7. JÜLİDE Diyor ki:

    Hoşgeldin Başak 🙂 Okumaya başladım ama çıkmam gerek , bitiremedim.Dönünce sindirerek okumaya devam.Katmandu’ya iki kez gittim ama sayende üçüncü kez de gideceğim sanırım :)Orada olmak çok güzel.Senin de oraya gitmiş olmana çok sevindim.Paylaşacak bir şeyimiz daha oldu.Görüşmek üzere.

  8. senem Diyor ki:

    Bizim Tibet’e yolculuğumuz başlamış. Hoşgeldin…

  9. Selçuk Diyor ki:

    Hoş gelmişsiniz:) Yokluğunuzda ara ara siteyi yokladım belki oradan bir upload olur diye ama sanırım internet erişimi sınırlıydı 🙂 Bakalım nası biyermiş Nepal? :))

  10. Geçkin Gezgin Diyor ki:

    Okumucaaam, okumucaaam işte…
    Fotoğraflara da bakmıııcaaaaaam… ;-)))

  11. Geçkin Gezgin Diyor ki:

    Yine dayanamadım… ;-))))
    İçim gide gide okudum…
    Pek te mutlu oldum…
    Hele bıcırığın öpücüğünü yanağımda duyumsadım ve de gözlerim doldu, boğazım düğümlendi… Öylesine mutlu oldum…
    Böcük foton da harika…

  12. Zehra Diyor ki:

    Buraları şahsen yaşamış olsam da bir de Yutmi’nin gözünden yaşamak çok daha farklı ve keyifli oluyor 🙂 Buradan çoook uzaklarda bir 10 günü geçirip gelebildiğimize inanamıyorum Başak..Hala geziyi yaşıyorum desem yeridir, rüyalarımda falan görüyorum 🙂 Türkiye’ye geldiğimde kendimi yabancı bir yere gelmişim gibi hissettim hehehe, bu da nasıl oluyorsa artık. Daha hala dış dünyaya yönelik algılarım tam çalışmıyor gibi… Biraz da Yutmoğraf’la bu anları yad etmek çok güzel olacak. Ne harika kareler çekmiş, bir kısmını görmüş olsam da büyük kısmını merakla bekliicem burda 😉

    Otelimiz, hakikaten çoook farklıydı..Böyle bir ülkede bulmayı ummayacağım cinsten; otel duvarlarının dışı ile içi arası bu kadar mı tezat olur!. Çöl ortasında bir vaha ya da bir zen bahçesi gibi… Bence tam bir zen bahçesiydi, o yeşillikleri, kulağı çınlatırcasına öten böcekleri, çeşitli yerlerindeki buddha figürleri, havuzu, her şeyi ile… Sen otel çevresini Yutmi ile gezilerin sayesinde bizden daha iyi özümsedin; o saatlerde biz mat üstünde yoga yapıyorduk ama sen direkt hayatın içinde yapıyordun yogayı 🙂

    Sen ne buldun bilmiyorum ama ben Hindistan’la ne kadar benzer ama bir o kadar da farklı bir ülke buldum karşımda. 🙂 Uçaktan çektiğin kareler MÜTHİŞ olmuş.. İnsanları ve mistik yerleri çok güzel yakalıyorsun zaten.. Ben kendi fotolarıma evde bakınca biraz hayalkırıklığı oldum..Orada gördüğüm canlılık, renkler, foto üzerinde epey kaybolmuş gibi geldi bana..Hele o gün doğumları, batımları, devasa Himalayalar, vs… Neyse ki o yerlerin heybetini çooooook daha güzel yakalayıp yutan YUTMİ var 🙂 Yeni kareler ve deneyimlerde buluşmak üzere…

  13. basak Diyor ki:

    Zehra’cım zaten gördüklerimin büyük kısmını karelere sığdırmak da mümkün olamadı. Hele ki Tibet’in yollarındaki dağları, arazileri… Coğrafya şahlanmış bir ata benziyor. Tutabilene aşkolsun… 🙂

  14. ibrahim şepitci Diyor ki:

    Hoşgeldin Başaaaak
    Yine doldurmuşsun sepetini güzel güzel karelerle ( sanatı güzel ama ihtivası can yakar )İşlerin arasında çaktırmadan Katmandu gezisi yapıyorum ya senide kendimide tebrik ediyorum 🙂 Bunları sakın unutma, yaşlanıp beraber huzur evine gidince anlatırsın bizlere, daha detaylı daha canlı canlı :))

  15. gökhan çetin Diyor ki:

    “Yüreğimin götürdüğü yere gidiyorum.” Ne kadar zor oldugunu biliyorum ama sen bunu başardın.Hoşgeldin.

  16. Selçuk ilbaş Diyor ki:

    Basakcim hoş geldin. Herkesin cesaret edemeyeceği bir şey yaptın. Bravo… Yazının devamını merakla bekliyorum

  17. Edibe Diyor ki:

    Basak’cim hosgeldin!! Onumuzdeki birkac gun sayende biz de gidecegiz oralara desene 😀

  18. Şeniz Pamuk Diyor ki:

    Başak’cım, “Yediğin içtiğin senin olsun, bize gördüklerini anlat” dedikleri bu olsa gerek:)) Her ne kadar “aynı” yerlerde gezmiş olsak da, senin parkurun bizimkilerden biraz daha geniş açılı oldu. İçindeki izdüşümleri bizlerle paylaşmaya devam et lütfen. Gözüne, yüreğine sağlık:)) Öpüyorum.

  19. Canan İlter Diyor ki:

    O derin diyarları bu güzel karelerin içine nasıl da güzel sığdırabiliyorsun… Sihirli ellerine sağlık:)
    Tibet’i bekliyoruz…İzlemeye devam ediyoruz:)

  20. basak Diyor ki:

    Canan’cım sen de hoşgeldin Yutmograf’a. Tibet’e yolumuz uzun daha ve bunu sen de en az benim kadar biliyorsun :)) Bunu yazmak ne hoş bir duygu… Hayallah 🙂

  21. Servet Şengül Diyor ki:

    Bu bölümün, belki bu gezinin en güzel karesi…
    Gülümseyen bir kız çocuğundan daha fazla birşeyler var bu yüzde. Gökten yeni düşmüş bi kar tanesi, bir kar kristali; henüz hiç bir kirletici onu kirletememiş. İnsan türümüzün en masum hali. Keşke her yerde olsa, hiç büyümese, biz her gün ona baksak. Çocuklara bakmak, insanı kötülüklerden arındırırmış.
    Sen ki bu gerçek güzelliği gördün, ne mutlu sana Başakcığım. Sırf bu çocuğu tekrar görmek için gitmeye değer.
    Teşekkür ederim.
    Sevgiyle.

  22. oya Diyor ki:

    Hoşşşşşş geldin Başak’cığım,
    Yine döktürmeye başlamışsın bakıyorum, o küçük kız beni çok etkiledi ne kadar masum v e tertemiz duygularla seni tekrar davet etmiş canım benim. Nepali o kadar çok tanıdım ve dinledimki biliyorsun, ona rağmen senin anlatımın da müthiş ağzına, eline sağlık arkadaşım. Sevgiler.

  23. gülden Diyor ki:

    başakçığım,
    ne güzel yazmışsın ve ne güzel kareler çekmişsin gıpta ederek izliyorum. seninle birlikte görmeyi çok istediğim ülkelere yolculuk yapmış gibi oluyorum
    sevgiler, dostlukla kal, gülden

  24. gk Diyor ki:

    Dilerim bir gün ben de o diyarları görme olanağı bulurum…
    Güzel gezi olmuş, fotograf sunumu yaparmısın aceb…gk

  25. ferhan yüksel Diyor ki:

    Başakkkk,
    Yutmi’ye, resimlerine, ifadene ve şefkatine bayıldım..

  26. berna Diyor ki:

    başak cım ,
    hoşgeldin ve yine ellerin dolu gelmişsin bize ne güzel…
    bazı yazılarını okuduğumda tüylerimi diken diken eden duygu halinde buluyorum kendini. bu yazında ise bu duyguyu minicik bir çocuğun din , dil , ırk , mezhep ayırd etmeksızın yanağına kondurmuş olduğu sevgi dulu öpücüğü anlatırkenki cümlelerinde yaşadım. biz büyüdükçe kirleniyoruz ne kötü…. savaşlar ve kötü olan her duygu büyüdükçe çoğalıyor insanlarda…
    mutlaka gittiğin yerin kültürü ve öğretileri bu minik arkadaşımızın sevgi dolu yaklaşıma temel oluşturuyordur ( bizde olsa tanımadığın insanlarla konuşma der ebeveyinler genelde)ama karşılık beklemeden küçücük bir çocuğun sana yakın davranması son zamanlarda ihtiyacımız olan samimi sevgi göstergesini de bize bir kez daha hatırlatıyor.
    satırların ve paylaşımın için sonsuz teşekkürler devamını ben de diğer arkadaşlar gibi merakla bekliyor olacağım 🙂

  27. aysun Diyor ki:

    Başaaak şu küçük kız fotoğraftaki ne kadar şirin, seni öpen o olmalı.

  28. sedat Diyor ki:

    hoş geldin arkadaş…

Yorum Yazın