Şubat
14
2011

Bundan yaklaşık bir ay önce, elime tutuşturulan bir broşürde “çikolata yapma kursu” ilanı gördüm. Aklıma ilk gelen Juliette Binoche’nin “Çikolata” adlı filmi oldu. Ne güzel, ne keyifli bir filmdi. Tutucu bir Fransız kasabasına gelen genç bir anne ile küçük kızının çikolata dükkanından ve onların yaptığı çikolatalarla kasabalının hayatını nasıl değiştirdiğinden bahseder. Sonra Laura Esquivel’ın, duyguların yapılan yemeklere, tatlılara, çikolataya karıştığı “Acı Çikolata” adlı kitabı… Benim gibi çikolata delisi bir hayalperest böyle bir ilan görünce ne yapar sizce? Sayfanın devamını oku »
Genel | 13 Yorum »
Şubat
03
2011
Nesrin’cim,
Akşam konuştuklarımızı düşünürken Zaika aradı. Oradan buradan konuştuk. İyi geceler deyip telefonu kapattıktan sonra Zaika bir daha aradı. Martı’dan bir paragraf okudu. O da aklıma Martı’yı düşürdü mü? Kitabı aradım buldum. Kuğudan küçük adama, küçük adamdan Martı’ya gidip geldim. 1980’li 90’lı yıllarıma doğru bir yolculuğa çıktım. O zamanlarda durduğum yerle şimdi durduğum yere baktım. Martı, bir çok insanın olduğu gibi benim de hayatımda önemli yeri olan bir kitaptır. Belki de Jonathan’ın kanatlarının iki ucunda beliren o iki martının da dediği gibi, şimdi yeni bir aşamanın tam sırasıdır.
” Martıların çoğu, karınlarını doyurmak için gerekenden fazlasını öğrenmeye çabalamazlar. Uçuşun tek anlamı vardır onlar için; yiyeceğe ulaşıp kıyıya dönmek. Onların amacı uçuş değil, karın doyurmaktır. Ama Martı Jonathan Livingston için önemli olan yemek değil, uçmaktı. O, her şeyin ötesinde uçmaya gönül vermişti.
Oysa bu tür düşünceler, gördü ki, öteki martılar arasında hiç önemli değildi. Sayfanın devamını oku »
Deneme, Kitap | 4 Yorum »
Şubat
02
2011
Dün günlerden salıydı. Yani sinema günümüz. Salı günleri birkaç arkadaş toplanıp birlikte film izliyoruz. Filmlerin seçimi ve temininde Senem ve Murat Abi’nin payı büyük. İyi ki de büyük. Zira onların sayesinde çok güzel, çok kaliteli filimler izleme ve üzerine konuşabilme şansımız oluyor. Her ne kadar dün akşam Dere Tepe ailesi fire verdiyse de, sevgili Senem, biz filmsiz kalmayalım diye, gelemese de filmleri bize iletti. İki filimden biri olan “Siyah Kuğ” yu seçtik izlemek için.
“Filmin baş rol oyuncusu olan sanatçı, aynı zamanda kuğu gölü balesinin de baş balerini olarak seçilmiştir. Ancak siyah kuğuyu yönetmenin istediği gibi sergileyebilmesi için kendini, hapsettiği bedeninden ve korkullarından sıyırıp kurtarması gerekmektedir. Bir taraftan sanatına duyduğu aşk, diğer taraftan baskı altında geçmiş bir çocukluk, kendini affedememiş bir anneyle sağlıksız yürüyen bir anne-kız ilişkisi, Sayfanın devamını oku »
Deneme, Kitap, Sinema | 2 Yorum »