Yutmi

İoanna Kuçuradi / “Duvarın hiç olmaması gerekirdi”

Şubat 26 2011

Ancak dar bir duvar var aramızda,

rastgele o da. Bir çağrı gelse

senin ya da benim ağzımdan,

yıkılıverir

gürültüsüz patırtısız.

Resimlerinden kurulmuştur senin”

Oturduğu kürsüden arada bir kalkarak arkasındaki beyaz tahtaya karaladığı şekiller üzerinde yazanı gösteriyordu. İşte bu. İde…

Sade bir dili vardı. Yalın, kolaylıkla anlaşılabilir. Dinleyenlerin anlayabilmesi için her bir sözcüğü özenle seçtiği belliydi. Yaşadığı o muazzam heyecanı, felsefede keşfediklerini bizimle paylaşmak istediği her halinden anlaşılıyordu. Ses tonu, vurguları ve beden diliyle sakin, hakim ve yumuşak bir görüntüsü vardı. Yüzüne yakışan gözlüklerinin arkasından mavi mavi bakan gözleri, ortadan ikiye ayrılmış uzun kakülleri, arkasında topladığı beyaz saçları, el örgüsü mavi ceketiyle, onca başarıya imza atmış 74 yaşındaki bu kadın, bir Profesör Doktor’dan ziyade masal kitaplarından fırlamış bir büyükanneye benziyordu. Yüreği o kadar açık ve büyüktü ki konuşma öncesi sunucunun saydığı unvanları ve ödülleri, kürsüdeki mütevazi duruşuyla ezip geçiyordu. Konuşmasında ve hareketlerindeki çocuksu doğallık insanı şaşkına çeviriyordu. Sayfanın devamını oku »

Çatısız Ev :)

Şubat 26 2011

Güç Nedir, İncelik Ne?

Şubat 24 2011

Çok yoğun bir hafta sonunun ardından haftanın ilk iş gününe biraz erken başlamıştım. Sabah posta kutuma baktığımda yazı, müzik ve kitap tanıtımlarıyla dolu olduğunu gördüm. Şekerci dükkanına düşmüş çocuklar gibi “önce hangisinden başlasam?” diye yalanırken, ilk gelenden başlamaya karar verdim. Necla Hanım, birlikte okuma yapacağımız kitabın tanıtımını göndermişti. Daha sonra Senem’in gönderdiği müzikler ve “İncelikler Yüzünden” adlı bir yazı vardı. Aklıma Sertap’ın şarkısı geldi hemen 🙂 Pek severim… Sayfanın devamını oku »

Aşure Tadında Bir Hafta Sonu

Şubat 21 2011

Bu ara “Başak Sanat Günleri”ni yakından takip ediyorum 🙂 Konserler, tiyatrolar, sinemalar derken, geçtiğimiz haftasonunu da İstanbul’da geçirdim.  Gidiş amacımız dünyaca ünlü “Cirque Du Soleil”i canlı olarak izlemekti.

“Cirque Du Soleil” bir insan sirki. Doğduğu yer Kanada. Sokak göstericilerinden esinlenerek oluşturulmuş bu toplulukla beni Zaika tanıştırmıştı. Zaika’nın evinde “Alegria” adlı gösterisini izlemiştim. Rüya gibiydi. Sayfanın devamını oku »

Güle Güle İsmail Gülgeç ,

Şubat 17 2011

Evde sakladığım bir defterim var. Lise yıllarında ilgi duyduğum beğendiğim konulara, resimlere, karikatürlere yer verdiğim bir defter bu. Bilim ve Teknikte çocuk gelişimi ile ilgili çıkan yazılar, benim karakalem çizdiğim bir resim, sonra karikatürler. Lise yıllarımdan beri Cumhuriyet gazetesinin  karikatürlerini hiç atlamadan takip ederim. İsmail Gülgeç , Behiç Ak ve Piyale Madra en sevdiklerim.  Tan Oral, Turhan Selçuk… Karikatürü çok severdim gençlik yıllarımda. Hala da severim ama eskisi gibi değil artık hiç bir şey benim için. Tam bir Gırgır hastasıydım. Kendi halinde bir mizah dergisi olan Gırgır’ı nasıl heyecanla beklerdim pazar günleri. Gırgır kapandığında küstüm karikatür dünyasına.  Bana nasıl dokunmuşsa, bu bugün bile bu satırları yazarken gözlerim doluyor, boğazıma bir yumruk oturuyor… Yalnızca Cumhuriyet gazetesindeki karikatür köşesini izler oldum ondan sonra…

Bugün gazetede İsmail Gülgeç’in gittiğini okuduğumda da aynı duygu kapladı içimi. Yüzüm düştü. Kaybettiklerimize üzülürüz elbet… Ancak bazıları vardır ki onların yerinin hayatımızda bir başka olduğunu ancak gittikleri zaman anlayabiliriz. Ve onları bir daha görme şansımız da olmayacaksa içimizdeki o tuhaf duyguyla karşı karşıya kalıveririz.

İsmail Gülgeç , benim için çok özel bir insan. Onun karikatürlerini izlemeye başladıktan çok sonra öğrendim hayat hikayesini. Bu onu gönlümde farklı bir yere yerleşirdi. Saygı sözcüğü daha anlamlı oldu…

Bu sayfayı Gülgeç’e ayırıyorum.  Zaman içinde evdeki defterimde yer verdiğim karikatürleri burada sizlerle de paylaşacağım. Nedense böyle zamanlarda kelime dağarcığıma kıran girer hep ve nedense bu cümleyi kurarken çok zorlanırım; “Güle güle İsmail Gülgeç ! Herşey için teşekkürler.”

Sayfanın devamını oku »