Leblebi Kasesinde Bir Dolunay
Elimde bir aydır sürünen Ayfer Tunç’un “Yeşil Peri Gecesi” kitabı ile ilgili Ocak ayında yazdığım yazıya yeniden göz attım; Sayfanın devamını oku »
Elimde bir aydır sürünen Ayfer Tunç’un “Yeşil Peri Gecesi” kitabı ile ilgili Ocak ayında yazdığım yazıya yeniden göz attım; Sayfanın devamını oku »
Sonbahar için yapışmış güzel bir beste… Dinlemek için tıklayın; Sonbahar
Hava puslu, soğuk
Kırlar koyu, kırmızı
Saman sarısı, ölü yeşil
Kış gelmek üzere oysaki gönül
Kışa girmeye hazır değil
Nazım Hikmet
Sabah 6:30’da Yutmoğraf’ın sesiyle uyandım; “Başak çabuk kalk !” . Salondan var gücüyle bana bağırıyordu. Sayfanın devamını oku »
Mutfakta ıvır zıvır bir şeylerle uğraşırken birden kafama bir şey takıldı… Durduk yere… Öncesinde onu tetikleyen düşünceler olmaksızın, birden bire bu üç sözcük yanyana geldi ve bir anda kafamın içini binlerce düşünceyle dolduruverdi. Bazı sözcükleri bir araya getirmek ve hatta onları dile getirmek ne kadar da zordur, hiç düşündünüz mü? “Sana ihtiyacım var”. Sayfanın devamını oku »
Bu pazar çok zor kalktım. Perşembe ve cuma akşamları çok geç saatte yatmış, 2-3 saatlik uykular uyumuştum. Cumartesi akşamı gittiğim “Bir Zamanlar Anadolu’da” filmi de gece yarısı bitince sabah kalkmam oldukça zor oldu tabii (Bu arada filmi görmeyene tavsiye ederim. Şimdi filmle ilgili düşüncelerimi buraya sıkıştırmayayım, zira üzerine çok fazla konuşulabilecek bir film) Ne diyordum; saati sabahın 7’sine kurmuştum ama yataktan kalkmam 7:20’yi buldu. Her bir dakika için nasıl pazarlık ettim anlatamam. Bu arada cep telefonunun çalar saati bir taraftan cırlar, Yutmoğraf diğer taraftan… Bütün bir hafta evde kapalı kaldı ya bağırır tabii, haklı… Neyse ki herşeyim akşamdan hazırdı. Üzerimi giyinip, kendimi sokağa atmam 5 dakikamı aldı ve Gökhan’lardan 10 dakika önce buluşma yerine vardım. Sayfanın devamını oku »