Bir tutam pirinç
Akşam ben yemeğe gitmek yerine pazarı dolaşmayı seçtim. Fotoğraflarda kırmızı şemsiyelerin olduğu, arkasında tapınak görünen cadde pazar yeri. Sanırım orası her saat trafiğe kapalı. Hazır trafik demişken; burada trafik de yok denecek kadar az. Daha çok tuk tuk denen taşıma araçları, motosiklet ve bisikletler var. Pazarda gördüklerimi sizinle Laos’un renkleri bölümünde paylaşmıştım. Bu bölümde de sizi semt pazarına götüreceğim. Yani sebze meyve pazarı… Ama bu pazarda sadece sebze meyve yok :)) Bir tek sıçan ızgarayı fotoğraflamak istemedim onun dışında bakın bakalım daha neler yiyiyor Laos halkı.
Atlar, yunuslar ve filler
Hanoi’den Laos’a uçakla geçiyoruz. Laos’da ilk şehrimiz UNESCO Dünya mirası olan Luang Prabang. Daha otelin resepsiyon bankosundaki objelerden buram buram din kokan bir ülkeye geldiğini hissediyor insan. Belki gezinin içeriğinden de olabilir, Laos deyince aklıma hep Buda ve tapınaklar gelecek. Aslında Uzak Doğu ülkelerinde bu kaçınılmaz sanıyorum. Ama Vietnam ve Kamboçya’da din bu kadar hissedilir değildi. Bir de akşam kopan fırtına kıyamet… 🙂
Önce renkleri gelsin ( Laos )
Hoşçakal Vietnam
Vietnam’ı terk etmeden sokaklarında, tarlalarında, pazarlarında kısa bir tur atalım ve günlük yaşamı da görelim biraz. Madem sokaktayız, sokak müziği eşliğinde olsun bu gezi de…;)
Yarın Laos’a geçiyoruz. Kamboçya ve Vietnam’a sınırı olan bu ülke, tapınakları, sayısız buda heykelleri, pazarları ve Mongları (Budist rahip adayları) ile çok renkli gelmişti bana. İki gün kaldık ama bir saniyesini boşa geçirmedik. Bakalım siz de sevecek misinizi Laos’u…