Yutmi

Ne kadar uzun bir yol

Kasım 06 2013

Merhaba ! En sonunda memleketime döndüm 🙂 Artık oturup, bu uzak diyarları, uzun yolları yazmaya başlamak lazım. Üstelik üzerinden onca zaman geçtikten sonra… Üstelik milletin, anı, anında feysbuklarda tivitırlarda paylaştığı bir çağda yaşarken… Ne yapalım benim ki de böyle bir şey… Önceden aldığım notları fotoğraflarla soteleyip birşeyler yapacağım artık… Hem yemek pişirmek de zaman alır değil mi? 🙂 İyi kahve kömür ateşinde ağır ağır pişendir gibi laflarla kendimi havaya sokayım bari 🙂 Eh bu kadar mazot yeter, hele bir yola koyulalım, kervanı da yolda düzeriz elbet…

* * *

Araçla Ankara’dan İstanbul’a, İstanbul’dan Frankfurt, Frankfurt’tan Huston, Huston’dan Guatemala, Guatemala’da uçaktan indikten sonra 4 saatlik otobüs yolculuğu ile Antigua !

Ekibin tamamı ile İstanbul’da buluşuyoruz. 17 Kişiyiz. Hepsi de sıkı gezgin. İçlerinde en çömez benim. Bu kadar gezginin içinde olmak içimi rahatlatıyor, kendimi güvende hissettiriyor. Hele bende bu yolculuk heyecanı varken… Uyku saatlerimi gideceğimiz memlekete göre ayarlayıp jetlak olmamaya çalışacağım.

İlk defa yanıma dizüstü bilgisayar alıyorum. Doruk ayarladı sağolsun. İstanbul hava alanında 2 saat bekleme süremiz varken açıp bir internete gireyim, sağa sola hava atayım diyorum, hiç bir yerde internet çalışmıyor. Çalışan iki yerin birinde kredi kartı istiyorlar. Ben kullanmadığım için ne bilgisayardan ne de loungedan (lounge, yalnız kredi kartı olanların yararlanabildiği şık ve rahat dinlenme salonları. Galiba orada bilgisayar da vardı… Eskiden iş seyahatleri sırasında özel bir kartım vardı, ben de kullanırdım o salonları gerçekten rahat oluyor) yararlanamıyorum. Yiyecek içecek bölümünde paralı internet var. Oradaki görevli saatine 35TL deyince içimden iyi dileklerimi sunup, internet hevesim kursağımda kalıyor ben de üzerine bir bardak su içiyorum.

İçimde kaldı ya, ben de Frankfurt’tan Houston’a uçarken uçakta açıp bunları yazıyorum. İnternet bulduğum ilk fırsatta bu yazdıklarımı size göndermeyi planlarken kendimi, kendime gülerken buluyorum. Ama hala kredi kartı kullanmamaya, akıllı telefon almamaya kararlıyım. Yoksa bu heyecanlar bu özlemler nasıl olacak ??? 🙂

Memleketten sonra ilk durağımız Frankfurt. Buraya ilk gelişim. Almanya’nın en büyük, dünyanın en işlek havalimanı. Yağmurlu bir bir günde Yutmi’nin hoşuna giden bir kaç kare ve pencerenin üzerindeki damlacıklar… Yutmi öyle sessiz, öyle uslu ki anlatamam. Kuş gibi, benim gibi 🙂 Yol hallerimiz böyle bizim.

Biz Luftansa ile uçuyoruz. Frankfurt’tan sonra Houston’a da Luftansa ile devam ediyoruz hem de iki katlı bir uçakla. İki katlı uçağa da ilk binişim. Yine büyük okyanusun üzerinden geçiyoruz. Tüm yolculuklarımda hep aynı şey oluyor. Sanki hayatımda ilk defa biryere gidiyormuş, hayatımda ilk defa uçağa biniyormuş gibi heyecanlanıyorum. Bence güzel birşey bu, benim hoşuma gidiyor. Herşey çok doğal ve sıradan gelse işin ne keyfi kalır ki? 🙂

11 saatlik uçuşun ortasına bile gelemedik. Biraz daha uyuyayım…

Gözlerimi açtığımda uçuş bilgilerinin verildiği ekranda Grönland üzerinden geçtiğimizi farkediyorum. Pencereden bir bakıyorum ki aşağıda müthiş buz dağları var. Gerçekten çok büyüleyici. Yutmi hemen yutuyor onları. Hasta olmasa bari 🙂

10 buçuk saatlik yolculuğumuzun bir kısmını uyuyarak, bir kısmını fotoğraf çekerek, bir kısmında da tv izleyerek geçiriyorum. Özellikle kaya tırmanıcısı, paraşütçü ve ip üzerinde yürüyen adam çok ilgimi çekiyor. Houston’a vardığımızda hava hala aydınlık. En son geceyi Ankara’dan İstanbul’a gelirken gördük 🙂

Houston havaalanında ilk baktığım şey, filimlerden bildiğim kule oluyor. Havaalanının içi çok sade. Ama güvenliği paranoya derecesinde. İçimizi dışımızı arıyorlar. Adamlar kendi terörist olduğu için, ülkelerine gelen herkesi o potansiyelde görüyor olmalılar.

Hava alanını biraz turladıktan sonra yine yazının başına oturuyorum. İnternet imkanı bulamadım henüz. Yücel Bey, gece yarısını geçtiğini ve ayın 12’si olduğunu söyleyerek Yutmi’nin doğum gününü hatırlatıyor. Umarım akşam otele girdiğimde bir internet bulurum 🙂

Yol çok uzunmuş. Hepimiz biraz yorgunuz. Sanırım Antigua’daki otelimize vardığımızda 40 saati geride bırakmış olacağız.

Hava öyle rutubetli ki herşey ıslak gibi. Duş aldık yine de geçmedi. Eeee ne de olsa artık ormanlar ülkesi Guatemala’dayız ve ormanların getirdiği yağmurla, bu ülke kuru kalamaz 🙂 Odamız çok güzel. Ben hemen bigisayarı açıp internet var mı diye bakıyorum YAŞASIN İNTERNET VAR ! 🙂 Yutmograf’a bir giriyorum ki doğumgünü partisi çoktan başlamış. Yüzümde mutlu bir tebessüm, ben de partiye katılıyorum. Ancak fazla kalamıyorum çünkü yarın sabah erken saatlerde bambaşka bir dünyaya uyanacağız. Antigua’da buluşmak dileğiyle şimdilik iyi geceler… 🙂

 

“Ne kadar uzun bir yol” için 14 Yorum

  1. serdar Diyor ki:

    Başak’cım Hoşgeldin!.. Hem memlekete hem de siteye..:)
    Elbet bizler de gezi öykülerine… Merakla bekliyorum devamını…

  2. Selcuk Diyor ki:

    Heyecanla bekliyoruz devamını…

  3. ayşe Diyor ki:

    merak ve heyecan içinde bekliyorum… hadi sabah olsun artık… =)

  4. Oya Hatipoğlu Diyor ki:

    Hoşgeldin Başak’cığım,
    Seyahat anılarını bekliyorum. Yine içten anlatımınla başlamışsın gezi yazına….
    Eline sağlık canım öpüyorum.

  5. Zafer Diyor ki:

    Nefesimizi tuttuk, devamını bekliyoruz! 🙂

  6. senem Diyor ki:

    Nihayet bizim yolculuğumuz başladı:)

  7. nazım Diyor ki:

    harikasın başak. devam…

  8. aynur Diyor ki:

    Oh! çok şükür sağ salim gelmişsin hadi kolay gelsin gözümüz sende 🙂

    Sevgilerimle öpüyorum seni 🙂

  9. Necla Diyor ki:

    Hoşgeldiniz:-) Bize neler anlatacak, göstereceksiniz dünyanın öbür ucundan?

  10. Fulya Uzer Başgül Diyor ki:

    Yaşasın…Hoşgeldiniz :)güzel yazılarınızı ve Yutmiyi en çokta sizi özledik 🙂 hergün bloğunuza girip ne zaman döneceksiniz diye bakmaktan helak oldum:) sevgilerimle:)

  11. MEHTAP YILDIZ Diyor ki:

    Yaşasıııın Başak geldi. :-))))

  12. Reyhan Diyor ki:

    Hoşgeldin Başakcım, hem yazı hem de fotoğraflarını 4 gözle bekliyorum.

    sevgiler

  13. Zehra Diyor ki:

    Başakçım Merhabaa,
    Ben de Ankara’ya döndüm ve senin yazılarına zaman buldukça bakacağım 🙂 Çok merak uyandırıcı bir gezi, dünyanın o köşesini de görmeyi çok isterdim. Bu gezide dalış grubu ile birlikteydin galiba, değil mi? Bu arada Ferhan Hoca’ya selamını ilettim ve o da çok selam sevgi gönderdi 🙂 Görüşmek üzere..

  14. basak Diyor ki:

    Merhaba Zehra’cım,

    Bu gezide Strabon’un gezginleriyleydim. Ama gezinin en heyecanlı kısmı olan dalışı tek başıma yaptım. 🙂

Yorum Yazın