Başak'ın Yutmograf'ı

Şu anda bu gezinin benim için en zor yazısını yazıyorum. MAYA UYGARLIĞI. Yazmadan geçemeyeceğim kesin. Ne yaptın sen oralarda derler adama. Kaçış yok yani. 🙂 Maya uygarlığına çok meraklı olduğumu söylersem yalan söylemiş olurum. Koskoca bir tarih ve son derece zengin bir mitoloji… Ben şimdi tüm bunları buraya nasıl aktarayım.

Tamam bu uygarlığın topraklarında dolaştık, fotoğraflarını çektik, müzelerini gezdik. Fakat ben bunları sizleri de sıkmadan derli toplu nasıl anlatsam? Doktora tezinden beter birşey bunu yazmak 🙁 Sanırım bu sefer Yutmi’nin yuttukları dışında, Uxmal’da bulduğum bir çocuk kitabından yardım alacağım. Umarım sunumu beğenirsiniz 🙂 Sizin beğenmenizden öte ben kendim dağalmadan nasıl yazacağım esas ondan korkuyorum 🙁

Tüm tapınakları buraya sığdırır mıyım bilemiyorum. Hele bir başlayayım bakalım neler gelecek… Belki ekipteki arkadaşlarda aldıkları notlarla bana destek çıkarlar yorumlar kısmında. Zira ben fotoğraf çekeceğim derken doğru düzgün not tutamadım ne yazık ki.

*    *    *

Antik Mayalılar, 400.000 km² civarında bir alanda yaşıyorlardı. Bu alan, şu anda Meksika’nın bazı eyaletlerini, Guatemala ve Belize Cumhuriyetlerini ve Honduras ile El Salvador’un bazı kesimlerini içine almaktadır.

Bıyıklı Amca diyor ki: Daha açık olsun diye Mayaların yaşadıkları yeri üç bölgeye ayırıyoruz gençler: Kuzey Bölgesi, Orta Bölge ve Güney Bölgesi.

Güney Bölgesi

Bu bölge Pasifik kıyılarını, Guatemala dağlarını, El Salvador’un bir bölgesini ve Meksika eyaleti Chiapas’ın bir kısmını kapsamaktadır. Aktif volkanları barındırır. Usamancintia ve Motagua nehirleri bu bölgedeki dağların arasından doğarlar.

Mayalar arasındaki ilk toplumsal örgütlenme Pasifik kıyılarında ortaya çıkmıştır.

Kuzey Bölgesi

Bu bölge, Meksika’nın güneydoğusundaki eyaletlerinden Yucatan, Campeche’nin bir kısmı ve Quintana Roo’dan oluşmaktadır. Alçak bir ormanlık alanla başlar ve Yucatan Yarımadası’na ve yarı çöl bir alan olan Kalkerli araziye kadar uzanır.

Merkez Bölge

Bu en geniş Maya bölgesiydi. Guatemala’nın Peten bölgesini, Belize’yi, Honduras’ın bir kısmını ve Chiapas, Tabasso, Campeche’nin güneyi ve Quintana Roo gibi Meksika eyaletlerini kapsar.

Maya dünyasının muhteşem yerleşim yerleri, işte bu yağmur alan ve verimli bölgede ortaya çıkmıştır.

Not: Onur’um çevirilerdeki desteğin için çok teşekkür ederim… 🙂 Beni kırmayıp, dev ağaçların arasında bana mankenlik yapan sevgili Selin ve Dilek’e de çok teşekkür ederim.

Mayalar hakkında daha fazla bilgi almak isteyen olursa;  http://tr.wikipedia.org/wiki/Maya_uygarl%C4%B1%C4%9F%C4%B1

Kızılderili Maya halkları tarafından, Kolomb öncesi Amerika uygarlıklarından biri olan Maya Uygarlığına ait bu toprakları gezdik biz de.

İlk gördüğümüz Maya tapınağı, Honduras’daki Copan tapınağı oldu. Ben buradaki doğal dokudan da çok etkilendim. Yağmur ormanlarının dev ağaçlarının köklerinin, ahtapotun kolları gibi toprağın üzerine uzanması beni çok heyecanlandırdı. Öyle nemliydiki buralar, taşlar bile yosun tutmuştu. Copan’daki müzenin sade sunumu da hoşuma gitti. Copan’dan sonra gördüğümüz ikinci Maya uygarlığı; Quiriguá, UNESCO’nun dünya mirası listesinde yer alıyor. Buradaki dikili taşlar öyle büyük ki en büyüğü 10mt ve 65 ton ağırlığında. Yutmi de Capan ve Quiriguá’a için birşeyler söylemek istiyor. Bizimki Copan tapınağında yaşayan, adı Macaw olan rengarenk bir kuş yuttu 🙂

Bu yazının şarkısını ararken karşıma Jose Marti’nin, aşkı için kendini nehre atıp boğularak ölen Guatemala’lı bir kız için yazdığı şiire bestelenmiş bu şarkı çıktı. Biraz hüzünlü olabilir ama içinde hüzün barındırmayan bir aşk var mı? Mayalar da aşklarını taşlara mı resmederlerdi acaba? Ve gezdiğimiz taşların arasında hiç bilmeden, hiç farketmeden geçtiğimiz bir aşk hikayesi var mıydı?

Bu yazı 14 Kasım 2013 Perşembe günü Fotoğraf, Gezi bölümünde yayınlandı. Bu yazıya gelen yorumları RSS 2.0 beslemesinden izleyebilirsiniz.