Yutmi

Nihayet Meksika ! :)

Ocak 02 2014

Belize’de sabah kahvaltıdan sonra Meksika’ya doğru yola çıkıyoruz. Neredeyse bütün günümüz yolda geçiyor. Meksika sınırına saat 2 gibi varıyoruz ama sınırı geçmek burada o kadar kolay değil. Oysa Guatemala’dan Honduras’a ve Belize’ye geçişimiz ne kadar kolay olmuştu. Burada doldurduğumuz formlar, pasaport kontrolü, ülkeye giriş için ödediğimiz para ve gümrük kontrolü derken, nereden baksanız bir iki saatimiz sınırda geçiyor. Diğer sınırlarda bavullarımız araçtan inmezken burada x-ray’lerden geçiyoruz hatta bir kaç arkadaşımızın bavulunda kırmızı ışık yandığı için 🙂 bavulları bile aranıyor.

O nedenle programda olan bir tapınağı es geçip, yine yolumuzun üzerinde olan Bacalar gölüne gitmeye karar veriyoruz. Bir de sabah kahvaltısından başka bir şey yemediğimiz için hepimiz çok açız. Tabii Süleyman’da aç 🙂 Sanırım biraz da bu nedenle tapınak yerine göle gidiyoruz :))) Göl kenarında yediğimiz yemek ve içtiğimiz meksika biraları hepimizi kendine getiriyor. Gölde yaptığımız tekne gezintisi, içtiğimiz biraların üzerimize serptiği mayhoşluk etkisini silip atıyor… Bacalar gölü ile söyleyeceklerimi bitirmeden eklemek istediğim bir şey daha var o da bulutlar.



Sonra otele gitmemiz bir saatten fazla sürüyor. O gece başka bir şey yapmak için ne zaman ne de bizim halimiz kalmadığından hepimiz odalarımıza çekiliyoruz. Çünkü ertesi sabah 5 de Tulum ve Playa del Carmen’e gitmek için yine yollardayız. İşte ben, o gece, sabah Belize’den ayrılmadan önce yazmaya başladığım blue hole’ü, uykumdan çalıp, yazmaya devam ediyorum. Zira bir bölüm yazmak -fotoğrafları ve varsa eklenecek videolarıyla beraber- ve düzenlemek normalde yaklaşık bir buçuk iki tam günümü alır. Ama burada ne öyle bir zaman ne de imkan var. Diyorum ya bu bilgisayar şu anda benim için çok ama çok büyük lüks. Yoksa bu kadar uzun bir geziyi akılda tutmak -kısa notlar dahi alsan- benim gibi bir Dory için mümkün değil 🙂

Gece bire kadar yazıyı hazırlıyorum ama fotoğraflar yetişmiyor. Daha doğrusu gözlerim beni terk ediyor. Onlar uykuya geçince ben de ışığı söndürüp uyumak zorunda kalıyorum.

Sabah erkenden yola çıkıyoruz. Kahvaltıyı ne yaptığımızı hatırlamıyorum. Tulum’a gelmemiz öğle saatlerini buluyor. Araçla gittiğimiz yolların en kısası 3-4 saat olduğu için artık bu duruma alıştık. Tulum, deniz kıyısında bir tapınak. Bizi buraya turistik bir merkezden oyuncak gibi bir trenle götürüyorlar.Ancak tepemizdeki öğlen güneşi o kadar etkili ki bulduğumuz her ağaç gölgesine sığınarak -bazan de iguanalarla paylaşarak- rehberin anlattıklarını dinlemeye çalışıyoruz.Deniz öyle cazip ki… Şeytan diyor bırak rehberi at kendini sulara… Ama hem zaman az, hem de ekibi bekletme korkusu var.

Saat iki gibi buradan ayrılıp Playa Del Carmen isimli yerleşim bölgesine gidiyoruz ki bu da yaklaşık iki saat sürüyor. Burası da deniz kenarında bir tatil kasabası. Ve gerçekten çok güzel! Sahili, sahildeki tesisler, çarşısı ile hem daha modern hem de çok hoş bir yer gerçekten. Tam turistik 🙂 Grup denize girmeyi tercih ediyor ama ben gün batmadan gezebildiğim kadar gezmek istiyorum. Önce bir sahile iniyorum. Sahile inerken yolumun üzerindeki bir dalış merkezine gidip biraz bilgi alıyorum. Bu bölgede de dalış yapılacak güzel yerler var. Hele bir de sezonunu denk getirirsen -ne yazık ki bu mevsim değil- balina köpek balığı turları var. Sonra eagle-ray sürülerinin olduğu dalışlar…

Playa Del Caremen’in çarşı, restoran ve hediyelik eşya dükkanlarının olduğu en işlek caddesinde geziniyorum. Ölüler bayramı yaklaştığı için her yerde iskeletler ve onlar için özel anlamı olan Catrina figürüne çokça rastlıyorum. İskelet şeklinde gelinle damat figürü de oldukça fazla. Bu arada cadde üzerinde çok güzel resim galeri var. Dikkatimi çeken dördünü geziyorum. Resimlerdeki renkler ve temalar muhteşem! Fotoğraf çekmek yasak olduğu için ne yazık ki size onları taşıyamıyorum. Yutmi de ağzının suları aka aka bakıyor resimlere. Resimlerdeki renklerin canlılığı kadar bazılarında kullanılan değişik teknikler de çok ilgimi çekiyor. Bir de sürprizle karşılaşıyoruz orada. İlk Yutmi fark ediyor ve “Başak, şu galerideki resimler Küba’da gördüğümüz ressam Martelena’nın resimleri değil mi diye soruyor. Gerçekten de resimdeki kadın figürü o ressamınkine çok benziyor. Galerinin sahibi olan hanıma soruyoruz O da bizi doğruluyor. Bu bizi daha da heyecanlandırıyor. Galerideki diğer resimler hakkında da bilgi veriyor. Çoğu resmin Küba’lı sanatçılara ait olduğunu söylüyor. Amerika’nın bu kadar sıkı ambargo uyguladığı bir ülkenin resimlerinin nasıl olup da burnunun dibindeki bir ülkede satıldığına şaşıyoruz.

Playa Del Carmen oldukça renkli ve eğlenceli bir yer. Ama ne yazık ki yalnızca bir gece kalacağımız için ben önceliği Yutmi’ye veriyorum ve ben ayak üstü bir sosisliyle geçiştirirken, ona müthiş bir ziyafet çektiriyorum. Ama haketti garibim… Onca yol… Onca taş tapınaktan sonra… Ve işte Meksika’nın çıldırmış renkleri.

“Nihayet Meksika ! :)” için 9 Yorum

  1. Di Diyor ki:

    Müzik yetmedi bu sefer 😛
    Ellerine sağlık, yine içim aydınlandı.

  2. ibrahim şepitci Diyor ki:

    Çok güzel Başak, hele ki şantiyenin ve Ankara’nın bu kasvetli sabahında daha da güzel.

  3. nursan esen Diyor ki:

    Başak cığım mutlu yıllar dilerim, Resimler harika . Bu insanlar. bu renk cümbüşünü yansıtabilmek için naaıl bir ruh halindeler? Birden bunu merak ettiğimi anladım. Ben kara kıyafetli,kara suratlı-ruhlu insanlardan çok sıkıldım. Bu renkler ilaç gibi geldi. Sevgiler.

  4. gokhan kocak Diyor ki:

    Ne güzel gezdik yine, harika diyarlar gördük, sagol Başak…gk 🙂

  5. nazım Diyor ki:

    başak’cık. eline sağlık. çok güzel hepsi…..

  6. Zehra Diyor ki:

    Meksika’nın çıldırmış renklerine bayıldım! Ne güzel porselen boyama onlar öyle! 🙂

  7. servet Diyor ki:

    Başakcığım, Meksika fotoğrafları, bu gezinin en güzel gösterisiydi dersem haksızlık etmiş olmam sanırım. İki- üç kez baktım; doğası, renkleri, yüzleri, kültürleri o kadar güzel ki Amerikalıların bu coğrafyaları neden “arka bahçe” olarak gördüklerini daha iyi anlıyorum. 2. dünya savaşı ertesinde, Guatemala, Belize, Nikaragua, Honduras….bütün güney Amerikaya askeri operasyonlar düzenleyip işgale kalkıştılar. Ve yenildiler, çünkü o güzel coğrafyalar bu çirkinleri kabul etmedi, etmeyecek.
    Teşekkürler, sevgiler

  8. Sultan Koç Diyor ki:

    Başak’cım, fotoğraf ve renklerdeki canlılığa bayıldım. Bu kapalı havada iyi geldi teşekkürler…

  9. Necla Diyor ki:

    Bizdeki Kleopatra plajları gibi Carmen Plajı:-) İskeletlerin formlarını pek beğendim, “çıldırmış renklerle”…

Yorum Yazın