Yutmi

Hey müstantik müstantik

Şubat 19 2019

Geçtiğimiz hafta sonu Kastamonu, Daday ve Sinop’taydık. Kastamonu’ya üçüncü, Daday’a ikinci (içine ilk), Sinop’a üçüncü gidişim. Yutmoğraf’ı şöyle bir taradım, Kastamonu hakkında da Daday hakkında da bir yazı yazmamışım. Daday’da bir at çiftliğinde kaldığımızı hatırlıyorum da Kastamonu hakkında pek bir şey hatırlayamadım. Ilgaz’ı saymıyorum o kayak merkezinde idi. Belki de bulamadım, zira yazılarıma öyle başlıklar atıyorum ki yazının içinde geçen bir durumla çok ilgili ve vurucu olabiliyor ama sonrasında da bul bulabilirsen. :))

Ama olsun bu da Yutmoğraf’ta dolaşırken benim için bir heyecan yarattığı gibi zaman zaman sürprizlerle de karşılaşmama neden oluyor. Sürprizlere bayılırım 🙂

Güzel yollardan, sürprizli tünellerden geçtik, sürprizli diyorum çünkü uuup-uzun bir tünele günlük güneşlik bir havada girip, karlı bir bölgeye çıkıverdik bir iki kez.

Kastamonu deyince en çok aklımda ne kalacak diye düşünüyorum; bir çok yerde olduğu gibi bozulmaya yüz tutmuş mimarisi, sarımsakları, çekme helvası, tirit yemeği (ki bu ilk seferden aklımda kalan). Yazdıkça hatırlıyorum, çünkü geçen sefer biz Kastamonu’da yalnızca yemek yemek için durmuştuk sanıyorum. Bu sefer yaklaşık 3-4 saat geçirdik Kastamonu’da ve ben daha önce tirit yediğim için yemek yemek yerine Kastamonu sokaklarında dolaştım. Eski mimari ve şimdiki çarpık yapılaşmayı uzun uzun anlatmayacağım; zaten kafamızı kaldırıp baksak her yerde gördüğümüz bu. Kastamonu hakkında fikir vermesi için bir kaç fotoğraf paylaşacağım o kadar. Ha bir de restorasyon denildiğinde neden hep koyu ahşap pencereler ve beyaz boyalı evler geliyor akla ve yine bir tektipleştirilmeye gidiliyor hiç anlayamıyorum. Neyse ki Kastamonulu bir fenerbahçeli kendini göstermek istemiş de biraz renklenmiş ortalık (bu arada ben takım tutmam 😉 ) . Fotoğraflara bakarsanız, ne demek istediğimi orada daha iyi anlatabildim sanıyorum.

Bir süredir daha kısa yazar, daha az fotoğraf paylaşır olmuşum. Bundan rahatsız mıyım? Hayır. :)) Bu daha sadeleştiğim ve seçicileştiğim anlamına geliyor olabilir. Umarım öyledir. 😉 Hele güzel düzenlenmiş kaynaklar bulursam bana daha az iş düşüyor daha da iyi oluyor. Örneğin http://www.kastamonukultur.gov.tr güzel bir site olmuş. Merak eden, Kastamonu hakkında daha fazla bilgi edinmek isteyen olursa girip bakabilir. Tavsiye de ederim zira Kastamonu yaylaları, mağaraları ve plajlarıyla daha başka güzelliklere de sahip.

    

Fotoğraflarla birlikte dinlemelik bir Kastamonu türküsü… Rahmi Saltuk böyle yorumlamış vakti zamanında, Murat ve Servet Abi’lerime gitsin 😉

Daday’la ilgili de bir kaç fotoğraf paylaşayım. Daday, at çiftlikleriyle ünlü bir yer. Biz de “İksir Resort” adında şık bir at çifliğinde kaldık. İlk defa atlara bu kadar yaklaştım. Yunuslar gibi bir at sürüsünün içinde olma hayalim de var. Ama yabani atlar… Üzerine eyer vurulmayan… Sürünün içinden bir at gelip bana kendini sevdirecek ve üzerine binip birlikte koşmamıza izin verecek. Yunuslarla gerçekleşti bu hayalim, belki atlarla da gerçek olur, belli mi olur? Hayal kurmak bedava nasılsa.  🙂 Bu arada bu hayal gerçek olursa ben ne olurum onu bilmiyorum çünkü hayatımda hiç ata binmedim.

Daday’ın içini de çok sevdim. Korkunç yüksek apartmanlar burayı da istila etmeye başlamış ama merkez ve çevresinde öyle güzel evler, o evlerin etrafında öyle güzel ahşap çitler, o çitlerin üzerinde öyle güzel budaklar ve detaylar vardı ki… O detayları çekeceğim diye Daday’da basmadığım hayvan dışkısı (ve mecburen etmediğim küfür) kalmadı. :)) Maruz kaldığım meraklı bakışlar ve komik sorular da cabası…

– Abla arsaya mı baktın?

– Hangi arsa?

– Çitin arkasındaki.

– Çitin arkasında arsa mı var? [konsantrasyonum bozulduğu için en ebleh bakışlarımla]

– Evet satılık arsa var da ona baktın sandık.

– Yok, benim arsadan haberim yok, şu tahtanın üzerindekilere bakıyordum.

– Haaa tamam biz de sandık ki… [hafif alaycı bir tebessüm ile bana bakan gözler]

Bu arada tahtalar o kadar sık ve yüksek ki herhangi bir tarafından arsanın görünmesi de mümkün değil. Benim gördüklerimin de bana soru soranlar tarafından görülmesi mümkün değil. Tam bir körler sağırlar diyaloğu anlayacağınız.

Tahta çitleri, sevimli bahçeli küçük evleriyle Daday’ı Kastamonudan daha çok sevdim diyebilirim.

“Hey müstantik müstantik” için 6 Yorum

  1. Selmin Atamer Diyor ki:

    Abla arsaya mı baktın çok iyiymiş, yazıyı hızla ve severek okudum, fotoğraflar müthiş. Servet ve Murat’a gönderme de çuk oturmuş…

    Sinop’u heyacanla bekliyorum . Sevgiyle ….

  2. mehtap yıldız Diyor ki:

    Hem seni, hem yazdıklarını ve fotolarını cok seviyorum.???

  3. Sema Gönenç Diyor ki:

    Eline sağlık çok keyifli bir oaylaşım olmuş, okudukça yeniden gezer gibi oldum. ??

  4. İbrahim Diyor ki:

    Eline sağlık Başakcım

  5. nazım Diyor ki:

    Başak,

    Her zamanki harika üslubunla anlatmışsın. Gerçekten bayıldım.
    Sanırım birkaç on yıl sonra geleneksel Osmanlı yapıları sadece camilerde kalacak….
    Kocaman sevgiler….

  6. Servet Diyor ki:

    Başakcığım yutmi ile birlikte yine harikalar yaratmışsınız.
    Baharda buluşup Mapushane çeşmesini,üstüne de Karanfilin Moruna ve Karyolamın Demiri’ni söyleriz.
    Teşekkürler sevgiler

Yorum Yazın