Yutmi

Evlilik ve Aşk Üzerine

Aralık 16 2004

Bugün bütün önemli işlerimi bitirdiğim için herkese laf yetiştirmeye başladım (patron valla işi aksatmıyorum bak fuar biletini takipteyim ama hala bana dönmediler )

Şimdi sevgili Aydan, sordun diye, kendi üzerime vazife edindim (niyeyse) söylüyorum, yoksa hiç böyle tehlikeli atış alanlarının içine girmek, bu tip yazılarda taraf(cinsiyet açısından) olmak gibi bir huyum yoktur. (Not: ayrıca taraf da olmayacağım)

Evlilik aşkı;

Kimine göre öldürür,

Kimine göre “dönüştürür”. (bence…)

Kimine göre; yani aşkı yaşayan kişilere göre bu değişir…… (çoğul konuşuyorum çünkü her ne kadar şair aşk tek kişiliktir demişse de ben buna inanmıyorum)

Aşktan kastedilen ilk zamanlarda duyulan o müthiş heyecansa sanırım o zamanla (öyle yada böyle) yok olmaya mahkum.

Ama evlilik aşkı kimine göre “dönüştürür” demiştim ya; işte bence en önemli, mükemmel ve bir o kadar da zor olan bu aslında… Aşk bence çok büyük bir duygu yoğunluğu ve aşık olunca evlenilmeli gibi bir kural ve yaklaşım asla olmamalı. Zaten tüm hatalı aşk evliliklerini kazıyın, altından bu mantık çıkacaktır. Çünkü aşk, yoğun duygular yaşadığın sürece vardır. Aşık olduğun insanı anlayamayabilirsin ve hatta anlaşamaya da bilirsin, hayatı paylaşmak gibi bir isteğin olmayabilir. Sadece onunla, hep onunla, ne olursa nasıl olursa olsun onunla olmak istersin. İki kişilik izole bir dünya gibi yani…. (Bu tüm yaşanan aşklar için böyledir demiyorum ama çoğu için geçerli)

Oysa evlilik farklı şeyleri de gerektirir. Birbirini anlamayı gerektirir ki bence en önemli şeylerden biridir. Hayatı paylaşabilmeyi, hoşgörüyü, şefkati, yeri geldiğinde ufak fedakarlıkları -fedakarlık yaptığını düşünmeden- yapmayı gerektirir….. Bu liste böyle uzar…. Sorumluluk (herkesin korktuğu bir sözcük, özellikle beylerin) ister… Emek ister…. İşte tüm bunlar varsa aşk zamanla güçlü bir bağa “dönüşür”. Ve bence bu çok önemli. Ayrıca tüm bunları yaşarken özgür olduğunu hissedebilmek de çok önemli. İki insanın birlikte yarattığı, yakaladığı bir özgürlük bu…… Şimdi bir çoğunuzun buna inanmadığını biliyorum. Ama var. Böyle birşey gerçekten var…….Bekir Yıldız’ın halkalı kölesi gibi iki kişilik bir mahpus hayatı değildir evlilik….

Bu dönüşümü (bağı) oluşturan en önemli üç unsur sevgi, güven ve saygıdır. Bu üç önemli unsuru oluşturan şeyler ise hayatı birlikte paylaşmaktan zevk alabilmek, birbirini anlayabilmek, konuşabilmek ve dinleyebilmek, hoşgörülü olabilmek………. bu böyle olumlu, yapıcı bir sürü şey ile uzar gider. Bu ana ve alt başlıklardan biri eksikse ve bu eksik en kısa sürede giderilmezse o evlilik bir mahkumiyete dönüşür.  Aşk zaten ölür, sevgi, saygı ve güven biter…. Geriye ne kalır? Kocaman bir HİÇ!!

Bu konu hakkında sayfalarca, günlerce, yıllarca….. Kısaca bir yaşam boyunca konuşabilirim…. Ama soru “Evlilik aşkı öldürür mü?” idi. Ben de bencileyin bir cevap vermek istedim;

Evlilik aşkı;

Kimine göre öldürür,

Kimine göre “dönüştürür”.

Ama aşk öyle de böyle de yok olmaya mahkumdur.

Yorum Yazın