Yutmi

Aman Yutmi duymasın !

Ekim 07 2013

Büyük yolculuktan önce artık bir şey yazmam diyordum. Onun için Selimiye’ye giderken Yutmi’yi de almadım yanıma. Ama geçen hafta sonu dalışından sonra dayanamadım ki… Sezonun son dalışı için -tabii benim için- harika bir dalış oldu! Aslında Selimiye’ye tek gidiş nedenim Alü’cum. Tek endişemse büyük yolculuk öncesi üşütüp hasta olmak. Üstelik tam da üşütüp hasta olunacak bir havayla karşı karşıya kalmadık mı!? Bu kısmı annemleri tanıyanlar bir sır olarak saklarsa sevinirim 🙂 Pişman mıyım HAYIR ! Yutmi’yi yanıma almadığıma pişman mıyım ? EVET ! 🙁

Foto: Utku

Cumartesi sabahı Selimiye’ye vardığımızda bizi güneşli ama bir o kadar da rüzgarlı bir hava karşıladı. Ankara’nın gri havasından sonra güneş hepimizin yüzünü güldürmüştü ancak rüzgar Ankara’nın soğuğunu pek aratmıyordu. Kaldığımız pansiyon deniz manzaralı olduğu için keyfimiz gıcır. Bir de güzel sabah kahvaltısı var ki… Ev yapımı herşey. Ben ilk defa ev yapımı üzüm reçeli yiyiyorum, NEFİS! Pansiyonun önünde deniz. Birkaç basamakla sahildesiniz. En çok tahta iskele olduğuna seviniyorum. Dalış sonrası iskele üzerinde oturup birer bira içebiliriz.

Üzerimizde montlar ve kalın kazaklarla bindik tekneye. İlk dalışı denizin ortasındaki küçük bir adacığın etrafında yapacağız. Adacık diyorum çünkü sualtında etrafında tam tur atmak oyalanmadan 16dk filan sürüyor. Foto: UtkuAma bir tarafı duvar olan bu dalış bölgesi çok güzele benziyor. Bizim ekip; Füsun, Zafer, Serkan ve Emre’den oluşuyor. Emre ve Serkan 2* adayı… Tekneden atlıyor ve güneşin son okşayışlarını su yüzeyinde bırakıp, dibe doğru süzülmeye başlıyoruz. Görüş çok iyi değil ama dip yapısı hareketli ve keyifli. Dalışın sonlarına doğru artık duvardayız ve duvar gerçekten çok hoş. Hele güneşin yüzeye yakın kısımlardaki sarı tüp şeklindeki süngerlere vuruşu öyle güzel ki…

İlk dalış bitip de tekneye çıktığımızda yediğimiz rüzgar Füsun’la beni birer parkinson hastası görünümüne soktu. Titremeyen yerimiz yok. İşte o an teknede çalan müziğe kulağım takıldı. Ritmler müthiş! Başladım dansetmeye. Bizim gibi üşüyen bir kaç kişi daha katıldı bana. Dalış teknesinde miyiz diskoda mı belli değil. Müzikten aldığım enerji ile üzerimdeki ıslak ve soğuk elbiselerden kurtulmayı başardım. Foto: S.SarıgülVe üstüm kışlık mont ve içlik dahil olmak üzere 3 katken altımda 2 kat kuru eşofman, kafamda bere, boynumda boyunluk… Hala dans ediyorum çünkü müzik çok eğlenceli. Teknemizin kaptanı Alpay, birbiri ardına çok güzel müzikler çalıyor ! Ah bir de yanında bira olsa… 🙂 O güzelim müzikleri “kuru kuru” dinledik. Yine de Alpay’a burdan bu güzel müzikler için bir kere daha teşekkür ediyorum. Bu arada müzikleri sevdiğim çok belli olmuş anlaşılan ki 🙂 Alpay, tekneden ayrılırken elime bu müziklerden oluşan bir CD tutuşturdu. Ben müzikleri bilgisayara indirdikten sonra CD’yi Boğaç Hoca’nın mekana bırakacağım, isteyen olursa alıp çekebilir. İşte o güzel müziklerden biri;

İkinci dalışa kadar rüzgar dinmek bilmedi. Sonuç: Füsun’la ben ikinci dalışı yapmadık. Füsun neyse de benimki biraz tuhaf oldu tabi. Ama üç gün sonra yola hasta çıkma riskini göze almaktansa ekibi Savaş’a teslim etmeyi tercih ettim :))) Umarım ekipteki arkadaşlar beni anlarlar…

Dalış sonrası rüzgardan kat kat kıyafetlerle korunarak, iskelede bira içmeyi de başardık. İşte hali pür melalimiz ! Ben terafludan tutun da aspirin complex’e, tantum verdeden, sederjine kadar soğukalgınlığını önleyebilecek ne varsa hepsini içtim. Sabah gözümü açtığımda ilk işim yutkunmak oldu. Oh neyse boğazda sorun yok. Faranjit bir başlarsa da kurtuluş yok.

Yine 2+3+1+1 giyinip kahvaltıya indim. Bir süre sonra diğer arkadaşlar da katıldı. Yine güneşli ama yine rüzgarlı bir hava. Ben, benim ekibe ne rüşvet versem de dalıştan vazgeçirsem diye düşünürken tekne geldi ve geri dönülmez yola girdik :))) Fakat o da ne! Tekne kıyıdan uzaklaştıkça rüzgar giderek azaldı ve tamamen kayboldu. Bu arada güneş de iyice bir salınır oldu tepemizde. HARİKA ! HADİ DALALIM !

Tekne ilerlerken Selçuk’a solumuzda kalan kayalıkları gösterip, burada ne güzel duvar dalışı olur kimbilir keşke burada dalsak derken Apay ilk dalışın burada olacağını söylemez mi! Bu kadar olur… Nasıl seviniyoruz… Bu arada ekibin bir konuğu var; Selen. Selen de iki yıldız adayı. Hep beraber hazırlanıp suya atlıyoruz. Duvar gerçekten muhteşem ! Mor tüp süngerlerin rengi akıllara zarar. Değişik sünger çeşitleri var ama bir sünger kümesi görüyoruz ki işte o an YUTMİİİİİİİİİİİ !!! diye avazım çıktığı kadar bağırmak istiyorum. Süngerin başından bir süre ayrılamıyorum. Gözlerimle resmini kazımak istiyorum beynime ama ne mümkün. Böylesi estetik bir sünger görmedim hiç. Aaaah AH deyip yoluma devam ediyorum. Bir büyük orfoz ve lagos da günün bonusu oluyor. Ama olmasa da olur zira duvar yeterince etkileyici.

Dalıştan mutlu mesut çıkıyoruz. İkinci dalışı da çok fazla ara vermeden yapacağımız için elbiseleri çıkartmıyoruz. Zaten rüzgar da yok artık. Ama yine de dalış elbisesinin içine bir bardak ılık su pek iyi geliyor 🙂 OH MİS! Zaten Alpay’ın müzikleri hepimizin kanını kaynattığı için üşüme filan kalmıyor.

İkinci dalışta da yine duvardayız. O da harika geçiyor. 2* adayları gayet başarılı bu duvar dalışlarında. Onlara da teşekkür ediyorum beni üzmedikleri için 🙂 Dalış sonrası hemen kuru ve kalın giyinip güneşe çıkıyoruz. Ben birkaç ilaç daha yutuyorum. Bu arada o da ne! Montumun kol cebinden küçük sürprizler çıkıyor 🙂 Nasıl seviniyorum. Sevil ve Gökhan’a bu güzel sürpriz için tekrar teşekkür ediyorum. Ve iyi ki gelmişiz, iyi ki 2. gün dalışlarını yapmışız diyoruz.

En güzel sürprizlerden biri de Tolga ! Raja’da beraber dalış yaptığımız Tolga, Hülya ile evlenip, işi gücü bırakıp teknede yaşamaya başlamış. Tam bir denizciye benzemiş… Onu görmek de çok güzel bir sürpriz oluyor benim için. Hülya’cım keşke sen de gelebilseymişsin Tolga’yla ! 🙂

Bir sürprizi de araçta Timur yapıyor ki hala tadı damağımızda… Dönüş yolunda güneş, dağların arkasından bulutlara en şık kıyafetlerini giydiriyor ve hepimiz o şık ve alımlı kadına dönüp bakıyor ve güzelliğine kadeh kaldırıyoruz.

Foto: Utku

Eveeeet, Emre’nin sualtındaki şaşkın, İlke’nin komik ve karizmatik bakışları, Şebnem’in “renkli” göz süzüşleri, Utku’nun sevimli gülüşleri, çiftlerin romantik öpüşmeleri arasında bir dalış daha sona erdi. Ve sanırım benim de bu sezon son dalışım oldu bu…

Eh öyleyse, seneye görüşmek dileğiyle diyelim artık 🙂 Bu finale de bu müzik yakışır ! Ne alaka mı? Bilmem, şu an içimdeki duyguyu en iyi anlatan müzik ve görüntüler bunlar… :))

Not: Emre’nin babası, lütfen bu çocuğa biraz ekipman alınız… Per perişan oldu çocuk. Ayrıntıya girmeyeceğim ama yine de başarıyla yaptı dalışlarını. O ekipmanlarla böyle dalan bir çocuk, kendi ekipmanıyla nasıl dalar acaba? Hiç değilse maske ve paleti kendinin olsun 🙂

Bir not da Patrona: “Patron” sen anladın onu… Artık seni de dalışlara bekliyoruz !!!

Bu arada fotoğraflar için Selçuk, Utku ve Zafer’e de çok teşekkür ediyorum.

 

 

“Aman Yutmi duymasın !” için 15 Yorum

  1. Edibe Özmen Diyor ki:

    Canım çekti 🙂

  2. sebnemkurt Diyor ki:

    Başak’ım hocam,
    Iyi ki de yazmışsın.Söz uçar,yazı kalır.Okuyunca tekrar yaşadım sanki o dakikaları.
    Teşekkürler
    Şebnem Kurt

  3. Zafer Filiz Diyor ki:

    Nefis anlatımın için çok teşekkürler Başak Hocam 🙂

  4. servet Diyor ki:

    1 ekim salı günü Selimiye’deydik. Nereden eseceğine karar veremeyen tuhaf bir hava vardı.Sabah gün ağarırken şimşekler ve gökgürültüsüyle uyandım ki tekne ekibi panik halinde eşyaları kurtarmaya çalışıyordu. 5 dakika sonra fırtınayla karışık inanılmaz bir yağmur ve beraberinde dolu indirdi. Videosunu gönderebilirsem göreceksiniz…Siz yine rüzgarla kurtarmışsınız, geçmiş olsun.
    Herşeye rağmen güneşin o renkleri, bir ömre değer Başakcığım.
    Sen anlatmışsın ama yine de Yutmi o güzel süngeri bize ne güzel gösterirdi di mi?
    Sevgiler

  5. serdar Diyor ki:

    CD’ye dalışla ilgisi olmayanların ulaşması mümkün mü acaba? 🙂

  6. basak Diyor ki:

    Evet. Eğer CD’yi başka isteyen olursa müzikleri bir bellekle gelip benden alabilir 🙂

  7. basak Diyor ki:

    Servet Abi size geçmiş olsun, biz de ucuz atlatmışız demek ki :))
    Süngerler konusuna hiç dokunmayın… Yutmi’yi ne aradım bu sefer bilemezsiniz…

  8. Yellowrose Diyor ki:

    Bende diyorum ki sabahtan beri neden canım sıkkın? Demek ki böyle güzel anları yaşayıp dönmenin verdiği sıkıntıymış… Yada yarın Nijerya’ya uçmanın sıkıntısı mı acaba? Her ne ise, güzel anları birde sizden duymak iyi geldi 🙂

  9. Yellowrose Diyor ki:

    Yaa, hocam beni kim güldürdü fotoyu çekerken? Gözler çizgi gibi çıkmış 😀
    Bu arada Telma – Louise pozuda çok güzel çıkmış beee… Kendimi tebrik ediyorum 🙂 Megolanmıyım neyim?

  10. basak Diyor ki:

    Selçuk’cum sana iyi yolculuklar. O çizgisel durum japonluktan olmasın… 🙂

  11. gk Diyor ki:

    iyi yolculuklar Başak, gülerek gelin gözel anılar ve bol fotografla 🙂 gk

  12. Defne Ataman Süral Diyor ki:

    Ne diyeyim ki Başak’cım yine muhteşem anılar, yine güzellikler var dağarcıkta..Lawyer Paylaşım Grubundan seçtiğin final müziği ise senin dalış sezonunun kapanışıyla örtüşen müthiş bir seçim olmuş, bayıldım..:) Haftasonu görüşeceğimizi umuyorum, sağlık ve sevgiyle mutlu kalmanı dilerim..:)

  13. Serkan Karataş Diyor ki:

    Başak Hocam,

    Asıl biz size teşekkür ederiz, sayenizde çok keyifli dalışlar oldu. Bir de o teknedeki “Serkan’ın BİLE şu kadar havası varken…” ile başlayan cümle olmasaydı 🙂 Şaka şaka, doğru söze ne denir 🙂

  14. Nezih Aytaç Diyor ki:

    Başak hocam, herşey çok güzel de, bunların içinde herhalde en dayanılmazı dalış sonrası içilen bira…

  15. basak Diyor ki:

    Ne diyorsunuz !!! HEM DE NASIL ! :))

Yorum Yazın