Yutmi

Agustosta Kuzey Kızıldeniz

Ağustos 31 2011

Bu senenin Agustosta rotası Kuzey Kızıldeniz’di. Sharm’a gidecektik. Bu benim Sharm’a dördüncü gidişim olacak. Bu nedenle pek istekli olduğumu söyleyemem. Ben daha çok Hurgada’ya gitmeyi istiyordum. Hurgada, bana hep daha renkli gelmiştir nedense. Aslında benim Hurgada’ya gitmek istememin esas nedeni Yutmoğrafımdı. Yutmoğrafım ilk defa sualtı fotoğrafları çekecekti ve çok heyecanlıydı. Seyahatten on beş gün önce dut yemiş bülbüle döndü. Housing’in suratına bile bakmıyordu. (Housing: sualtına inmek için içine girmesi gereken şeffaf kap)

Ama korkunun ecele faydası yok tabii. Sonunda beklenen gün geldi ve yola koyulduk. Aksiliklerle başlayan yolculuğumuz Hurgada’ya vardığımızda da huzura eremedi. Bir trafik kazası, bir kayıp çanta, pek de lezzetli olmayan bir akşam yemeği derken Hurgada’daki otelimiz Mariott’a geldik. Neyse ki otelimiz oldukça konforluydu ve çeşit çeşit yastıklı devasa yataklarımız bütün sıkıntıları bir anda unutturdu. Bütün gece boyunca her bir yastıkla ayrı ayrı uyudum 🙂

Koca bir günün yorgunluğunun ardından nasıl olup da sabahın beşinde kalktım ben de anlayamadım ama tüm Kızıldeniz gezisi boyunca sabah beş, benim standart kalkış saatim haline gelecekti. Sabah otelin etrafında biraz dolaştım. Otelin en çok hoşuma giden yeri denizin içinde oluşturulmuş küçük adacıktı. Kıyıya ahşap bir köprü ile bağlanmış olan adacığın etrafında biraz yüzmek çok iyi gelmişti. Deniz oldukça tuzluydu ve saat 10’a doğru güneş kendini iyice hissettirmeye başlamıştı.

Kahvaltı salonuna geçtiğimde Güliz’i gördüm. Bir taraftan kahvesini yudumlarken bir taraftan kitap okuyordu. Güliz bize İstanbul’dan katılmıştı. Ben kendisi ile bu gezide tanıştım ve çok da sevdim. Yutmoğrafım da çok sevmiş. Zira ben tüm gezi boyunca güvertede yattığım için Güliz odayı yutmoğrafımla paylaştı 🙂

Güliz’le oturuken Sacit’le Oğuz geldiler. Kayıp çantayı sorduğumda Sacit, hala bir haber olmadığını söyledi. Ben de ondan artık sihirli sözcükleri söylemesini istedim. “HER ŞEY ÇOK GÜZEL OLACAK”. Evet, Sacit bu sözcükleri bundan 3 sene önceki Maldiv gezinde kullanmıştı ve rüya gibi bir gezi olmuştu. O günden beri ben bu sözcüklerin sihrine inanıyorum. Ve en sonunda Sacit sihirli sözcükleri söyledi 🙂 İşte o andan itibaren her şey yoluna girdi. Çanta bulunda, keyifli dalışlar, lezzetli yemekler, güzel bir tekne ve iyi bir dalış rehberimiz oldu.

Mariott Otel’den ayrılıp, Lighthouse adlı dalış teknemize geçtik. Plazma tv’si olan geniş bir salon )ve tün dalış brifingleri bu ekran üzerinde verildi), sevimli ve kullanışlı kamaralar ve gayet geniş ve kullanışlı banyosu ile herkesi memnun eden bir dalış teknesiydi.

İlk gün Hurgada yakınlarında Shaab El Erg’de bir deneme dalışı yaptık. Bu dalışa Yutmoğrafı indirmedim. Esas dalışlar ertesi gün batıklarda başladı. Yan yana dört batığın olduğu bu bölgede ben en çok CARNATIC adlı batığı sevdim. Yutmoğrafımı suya indirdiğimde çok heyecanlandı. Carnatik ışık oyunları açısından pek keyifli bir batıktı. Yutmoğrafım bir taraftan ortama alışmaya çalışıyor, bir taraftan da sualtındaki renkleri yakalayabileceği ayarları bulmaya çalışıyordu. Housing ise büyük bir olgunlukla Yutmoğraf’ıma cesaret vermeye çalışıyor, onu şefkatle kucaklıyordu. Ve tüm gezi boyunca onun tüm huysuzluklarını, kaprislerini, şımarıklıklarını alttan alarak benim taktirimi kazandı. Bu gezinin en güzel yanlarından biri de Yutmoğraf’ımla housing arasında başlayan dostluk oldu 🙂

20 Kişilik dalış grubunun içinde bizim ekip 7 kişiden oluşuyordu. Oğuzhan’la Canay, Füsun’la Nesrin, Sacit’le Oğuz, Benle de Yutmoğraf’ım badi olduk. Dalış liderimiz Atilla oldukça iyi bir rehberdi. Biz de bir iki yaramazlık dışında onu hiç üzmedik.

İlk gün Carnatik’in dışında Chrisoula ve Ghiannis isimli batıklara daldık.

İkinci gün dalışlarımızı Shark and Yolanda ve Gordon Reef’de yaptık. Shark and Yolanda’ya bundan 7-8 sene önce yaptığım bir dalış o kadar mükemmeldi ki bir daha onun gibi bir dalışı hiç yaşamadım. Bu seferde fena değildi ama asla o ilk dalış gibi değildi. Artık rüya gibi yaşanmış anların tekrarına kalkışmamak gerektiğini düşünüyorum. Onun için o bölgede daha sonra yapılan iki dalışa ben katılmadım. Onun yerine Anemoncity’de Yutmoğrafım’la sualtı çekim çalışmalarıı yaptık. Yutmoğrafım anemon balıklarına hayran oldu. O kadar çok yuttu ki Ankara’ya döndüğümüzde içindeki balıkları çıkartmamıza rağmen korkarım hala içinde bir yerlerde o anemonlardan kaldı 🙂

Üçüncü günümüzüde anemon city’de geçirdik. Bir de Jackson Reef’i gezdik.

Dördüncü gün Thistlegorm’a sıra gelmişti. Ama ondan önce günün ilk dalışını SMALL CRACE adlı bölgeye yaptık. Özellikle sığ kumluk kısımlarına hayran oldum. Burası bu gezideki en çok beğendiğim dalış bölgelerinden biri oldu. Öğle yemeğinden önce ve yemekten sonra Thistlegorm’a dalışlar yaptık. Akıntı anlatıldığı kadar kuvvetli değildi ancak yüzeydeki dalga ve akıntı bizi biraz zorladı. Yine de korktuğumuz gibi bir dalış olmadı. Altta görüş çok net değildi ama yine de dev İngiliz savaş gemisinin içindeki motosikletler, kamyonetler, tekerlekler gayet net seçiliyordu. Bir bölmede karşılaştığımız lastik çizmeler oldukça sarsıcıydı. Böyle şeyler batıkların hüznünü çok fazla hissettiriyor.

Beşinci günün dalışlarını yaptığımız GUBAL adlı dalış bölgesi de favorilerim arasındaydı. Küçük bir adanın kıyısındaki bu dalış bölgesinde özellikle karanın yakınlarındaki lagon tam bir rüya alemiydi. Derinlik yaklaşık üç metreydi ve güneş ışınları sualtının tüm renklerini tüm güzelliğiyle gözler önüne seriyordu. Akşam üzeri adaya çıktık. Gün batımı çok güzeldi. Denizin mavisi büyüleyiciydi.

Dalışlarımızın son noktası UMM GAMMAR’da gerçekleşti. Bölgedeki üç kaya kütlesi görüntü açısından çok zengindi. Yutmoğrafım da ilk günlere nazaran çok rahatlamıştı ve önüne geleni yutmaya başlamıştı. Bu bölgede yuttuğu aslan balığını onun cesaretini taktir etmemi sağladı. Yutmoğrafım’la güzel bir dalış gezisi yaptık ve Yutmoğraf’ımın da sualtı korkusunu yendik. Daha yolun başında olduğunun farkında ama en azından ilk adımlarını atmış oldu. Birlikte daha nice dalışlara diyorum…

Kızıldeniz ekibimiz uyumlu ve keyifli bir ekipti. Tüm arkadaşlarıma buradan tek tek teşekkür ediyorum ve onlara da birlikte daha nice dalışlara diyorum…

“Agustosta Kuzey Kızıldeniz” için 4 Yorum

  1. selçuk ilbaş Diyor ki:

    Hosgeldin arkadaş,

    Paylaşımın için teşekkurler.Fotoğraflar muhteşem…

    O bölgeye olan merakım daha da arttı 🙂

  2. Edibe Özmen Diyor ki:

    Bir daha ki seferi kaçırmak istemiyorummm 🙁

  3. Güliz Pektaş Diyor ki:

    Başak’cığım,

    Gerçekten çok güzel ve keyifli bir gezi oldu…Bende seni tanıdığıma çok, hem de çokk sevindim…Ayrıca Güliz teyzesi Yutmi ile gurur duydu:-) Süper fotograflar! Seni de, onu da öpüyorum ve bir dahaki geziyi dört gözle bekliyorum…Muckk:-)

  4. basak Diyor ki:

    Güliz’cim seni yutmoğrafta görmekten ben de Yutmi de çok mutlu olduk 🙂

    Seninle aynı dilekleri paylaşıyorum. Hatta en yakın zamanda Fethiye’de buluşmak üzere diyorum 🙂

Yorum Yazın