Yutmi

KÜBA (BÖLÜM .VII.)Küba Yürüyor (1 MAYO)

Mayıs 21 2011

 


Las Terrazas’ın üzerimizde bıraktığı etki ve yorgunlukla otele doğru yola çıkmıştık. Otele dönüp bir duş almak ve klasik akşam yemeğimizi de yedikten sonra erken yatmayı planlıyordum. Tam o sırada Joe mikrofonu eline alarak konuşmaya başladı. Yarınki 1 Mayıs törenleri hakkında konuşuyordu. Yarın sabah saat 5:00’da otelden ayrılmamız gerektiğini söylediğinde hepimiz çok şaşırmıştık. Kutlamaların yapılacağı Devrim Meydanı’na yürüyerek gidilecekti (yaklaşık 45dk). “Neden otobüsle gitmiyoruz?” Diye sorduğumuzda Joe bize meydana giden yolların trafiğe kapatıldığını söyledi. Zaten ertesi gün de bunu gayet net anlayacaktık 🙂 Kutlamalar 7:30’da başlayacaktı. Sanıyorum hava çok sıcak olduğu için öğle saatlerine kalınmasın diye böyleydi. Çok akıllıca 🙂 Ama neden o kadar erken çıkıyorduk ki? Hepimize birer t-shiirt ve giriş için davetiye verilecekti. O saatte kahvaltı olamayacağından, otel ile görüşülüp, bizler için birer sandviç hazırlatılacaktı. Son olarak “Geç kalanı beklemem” dedi Joe. Yüzündeki ve sesindeki ifade çok net ve kesindi. Haksız da değildi… O gece aramızda heyecandan uyuyamayanlar da oldu.

Konuşulduğu şekilde sandviçlerimizi yedikten sonra sabah saat beşte yola çıktık. Daha sokaktan bulvara çıkmamıştık ki gördüklerimiz bizi şaşkına çevirdi. Sokaklar, bulvar, insanlarla doluydu. Özellikle bulvara açılan ara sokaklar insanlarla doluydu. Civar kentlerden, kasabalardan gelen insanlarmış… Devrim meydanına yaklaştıkça bulvarda adım atacak yer kalmamıştı. Nergiz elini uzattı “tut elimi gruptan kopmayalım”dedi. Ahmet arkada kalanları topluyordu. Gerçekten de gruptan kopanın o kalabalıkta bir daha grubu yakalaması neredeyse imkansızdı. Devrim meydanına vardığımızda gün yavaş yavaş ağaramaya başlamıştı. Biz 1 Mayıs yürüyüşünü tribünden izleyecektik. Davetiyeler bunun içindi. Bizim gibi başka ülkelerden gelenler de vardı. Tribünler bayram yeri gibi rengarenk bayraklarla doluydu.

Fidel sağlık sorunları sebebiyle kutlamalara katılamamıştı. Raul Castro da Santiago’daki 1 Mayıs kutlamalarındaydı. Yürüyüş başladığında saat 7:30’du ve yaklaşık bir buçuk saat boyunca Kübalılar devrim meydanından bir nehir gibi aktılar. Küba, o küçük dev ülke yürüyordu… Altı aylık bebekten seksenlik amcalara teyzeler kadar Küba ayaklanmış yürüyordu… Öğrenciler yürüyordu, doktorlar yürüyordu, temizlik işçileri ellerinde süpürgeleri, taksiciler koca bir kartondan yaptıkları taksilerler, yürüyorlardı. Kübalılar ellerinde Küba bayrakları, Castro, Che, Jose Marti, Küba Beşlisi resimleriyle el sallayarak, şarkı söyleyerek, dans ederek gülerek, gururla yürüyorlardı…

Küçük dev ülke tek vücut olmuş dalga dalga yürüyordu. Ben hayatımda böylesine coşkulu bir kalabalık görmedim. Amistur’un bize verdiği 1 Mayıs CD’sinde Santiago’daki yürüyüşü de görme şansım oldu, orası bir bu kadar kalabalıktı. Orada da Küba halkı çağıl çağıl akıyordu. Ortalıkta polis kuvvetleri, panzerler yoktu. Bulvar boyunca dizilmiş, altlarında haki yeşil pantolon, üstleri beyaz t-shirtlü görevlileri ben asker sanmıştım, meğerse görevliler üniversite öğrencileriymiş. Bunu söylediklerinde daha dikkatli baktım, üstlerinde silah yoktu…

Yaşadığım heyecanı, duygu fırtınasını anlatmam o kadar zor ki… Yaş ilerledikçe bu daha da artıyor korkarım 🙂 Yüreğimde götürdüğüm tüm devrimci arkadaşlarımla – ki bunların en başında çocukluk arkadaşım Elif gelir- birlikte büyük bir coşkuyla izledim 1 Mayıs yürüyüşünü. Yaşasın Küba, yaşasın sosyalizm sesleri yükseliyordu her yerden. Yürüyüş saat dokuz buçuk sularında bitti. Yoenia’nın daha sonra söylediğine göre; bu sene 16 Nisan Domuzlar Körfezi Çıkartması’nın 50.yılıymış ve büyük katılımlı bir kutlama olmuş, o nedenle bu seneki 1 Mayıs yürüyüşü biraz zayıf geçmiş. Yoenia’nın zayıf bulduğu yürüyüş; Ankara Atatürk bulvarının bir buçuk misli bir bulvardan bir buçuk saat geçen boyunca geçen o insan seli… Normal şartlar altında bu sel yaklaşık üç saat sürermiş… Varın siz düşünün artık, benim aklım almadı bu coşkulu kalabalığı zira…

Ben daha fazla yazmıyorum, sizi fotoğraflarla baş başa bırakıyorum…


“KÜBA (BÖLÜM .VII.)Küba Yürüyor (1 MAYO)” için 4 Yorum

  1. ibrahim Diyor ki:

    türk bayraklarını görmek beni çok duygulandırdı, her ne düşüncede olursa olsun insanlarımızın tek bayrak altında olması ve ona sahip çıkması çok güzel. bu tablo içinde gözlerim biber gazı, panzerleri ve fışkırttıkları suları aradı birden :)))))

  2. basak Diyor ki:

    🙂 Haklısın. Ben de duygulandım. İnsan biraz şaşırıyor gerçekten. Ben yol boyunca dizilmiş yeşil pantolonlu beyaz t-shirtlü görevliler görmüştüm. Sabahın karanlığında onları polis sanmıştım. Sonra fark ettim ki onlar yalnızca görevli. Belki de öğrenci. Üstlerinde ne tabanca ne cop… Ortalıkta ne panzer ne polis arabası yok 🙂

  3. ayse Diyor ki:

    Anlaşıldı. 1 Mayıs coşkusunu yaşamak için tekrar gitmem gerekiyor Küba’ya. Bu coşkulu insan selini okuyunca ve görünce, söylenenlerin aksine, Küba’da devrime ve özgürlüğe olan inancın, bağlılığın yok olmadığını görmek sevindirdi.

  4. Nur Canoglu Diyor ki:

    Birisi bana Turkiye’de daha anlamli ve coskulu demisti ama senin yazina bakinca oyle gorunmuyor. Tekrar mi gitsem ne!…

Yorum Yazın