Yutmi

Hindistan’da Trenle Yolculuk Birbaşkadır :)

Mart 20 2012

Bu yazıyı trendeki ranza arkadaşım sevgili Oya’ya ve biri konformist, diğeri titiz, çok sevdiğim iki dostuma , Fatoş ve Zaika’ya  ithafen yazıyorum.  🙂 ”

Hindistan’a gidip de bir tren yolculuğu yapmadan döndüyseniz büyük kayıp! Biz, bir değil tam beş tren yolculuğu yaptık 🙂 İkisi yataklı vagonlarda, üçü pulmanda… Trenle nereden nereye gittiğimizden çok bizi ilgilendiren kısmı, trenle gidiyor olmaktı 🙂 Zaten gittiğimiz bazı yerlere trenden başka ulaşım yokmuş. Trende bir nevi yetenek ve dayanıklılık testine tabi tutuluyorsunuz. Şimdi size hem bu test, hem de trenler hakkında bilgi vereceğim ama öncelikle şunu belirtmeliyim; beni bilenler bilir, pasaklı değilimdir ama çok da titiz, temizlik hastası bir tip de değilimdir. Dalış otobüsünde ara koridora uyku tulumu serip yatmışlığım çoktur. Bunu niye yazıyorum, yazıyı okuyunca ona siz karar verin artık 🙂 Gelelim tren için dayanıklılık testine;

1. Soğukla başedebilme; klima korkunç olabiliyor, bulunduğunuz yer bir anda morga dönebiliyor :). Bunun için eğer Hindistan’a gidiyorsanız ve programda tren yolculuğu da varsa mutlaka bir uyku tulumu almanızı öneririm, çok faydasını görürsünüz. Tabi dağıtılan battaniyeleri kullanma cesaretiniz varsa onu bilemem. Rüştü Abi ve Zafer Abi kullandı, bir şey olmadı.

Hatta biz de ilkinde önce kullanamadık, donduk. Ben üstüme bavulda ne varsa giydim, üzerimdeki kapri pantolonun üzerine de Ankara’dan gelirken içime giydiğim yün kilotluçorabı giydim yine de ısınamadım ve sabaha karşı pes edip Oya’ya da bana da, kullanmayız diye alttaki boş yatağa attığımız battaniyeleri aldım. Ama Oya hasta oldu. Meral Abla’ların durumunu tam bilmiyorum onlar başka bir vagona düşmüşler:) Ama 2.yataklı tren yolculuğumuzda Meral Abla bize nevresim verdiği için (Meral Abla akıllılık edip bir kaç tane nevresim getirmiş yanında 🙂 ), nevresimlere battaniyeleri sokup öyle kullandık. Yoksa yazının başında gördüğünüz fotoğraftaki nevresimi Hintliler vermedi 🙂

2. Dar mekanlarda hareket kabiliyeti; Yataklı vagonlarda bu beceriye sahip insanlar çok daha rahat edebilir. Yataklar doğal olarak dar ve ben buraya hem kendimi, hem el bagajımı, hem sırt çantamı, hem ayakkabılarımı hem de yutmoğrafımı sığdırmayı başardım. Hep birlikte donduk, hep birlikte uyuduk, hep birlikte uyandık 🙂 Ben bu becerimi dalış gezilerine borçlu olduğumu düşünüyorum, hiç sıkıntı çekmedim.

   

3. Tırmanma becerileri; yataklı trenler ranzalı sistem. İki ve üç kalı ranzalı vagonlar var. Biz bir seferinde 3 katlı olanda, bir seferinde de 2 katlı olanda kaldık.

4. İletişim; Aynı kompartımandaysanız bu hiç sorun değil. Çünkü her taraf açık. Yani 60 kişi aynı kompartımanda yattığı ve yatakları birbirinden yalnızca perdeler ayırdığı için iletişim sorununuz olmuyor. Kibarca yazayım 🙂 ; hapşırsanız vagonun sonundaki sizi duyabilir. Ama ne yalan söyleyeyim bizim ilk yataklı tren yolcuğumuz pek sessiz geçti. Ama ikincisi… Sanıyorum Amristar’dan Jaipur’a dönüyorduk ve seçimler vardı o ara. Yanımızdaki beşli bölümde yatan amcalar sabaha kadar seçim konuştular. Nereden mi biliyorum? Eeee 12 günün sonunda  bunu anlamamak imkansız. Horultuları yazmayayım artık onlar doğal. Hem belki uyuduğum bir ara ben de horlamışımdır 🙂

5. Hayvan sevgisi; Trenle yolculuk edecekseniz hayvan sevgisi şart. Öyle ay fare geçti, yok ben hamam böceklerinden iğrenirim filan demek yok. Gerçi ben hamam böceği görmedim. Oktay Abi’lerin kaldığı bölümde varmış. Ama ne yalan söyleyeyim fare gördüm. Fakat pulman vagonda… Ben fındık faresini ya da işaret parmağımdan daha büyük olmayan fareleri severim onun için trende bana eğlence çıktı 🙂 Farenin koridordan karşıdan karşıya geçmesi, koltuk aralarında koşuşturması hoşuma gitti. Ama Aydın Abi’ye biraz bozuldum o yolculuk sırasında. O zaman söylememiştim şimdi yazayım nasılsa okur. O kadar peynir istedim vermedi bana. Oysa çantasında İstanbul’dan getirdiği paketli peynirlerden bir kaç parça daha olduğunu biliyordum 🙁

6. Temizlik hastası olmamak; Böyle bir sıkıntınız varsa bu trenlere kesinlikle binmemelisiniz. Benim gibi arada derde insanların bir takım tedbirlerle binmesinde pek mahsur görmüyorum. Örneğin ben bir pulmanda oturacağımız deri koltukların üzerindeki kir tabaksını görünce yanımda bulunan kağıt klozet koruyucusunu sererek huzur içinde yolculuğuma devam ettim :).

   

Neden mi bahsediyorum? First Class (Birinci Mevki-Klimalı) vagonlardan.

Bu yazdıklarım gerçek. En ufak bir abartı yok. Yaşayıp gördüklerimiz. Yaşadığıma pişman mıyım? Hayır. Zaten az buçuk tahmin ederek gitmiştim Hindistan’a. Buna rağmen şaşırdım mı? Evet. Ama bunun başka yolu yok sanırım. Çünkü Hindistan’ın gerçek yüzünü başka türlü görmek, hissetmek pek mümkün olmayacaktır diye düşünüyorum.

Bu arada trenlerde çok fideli şeyler de vardı. Örneğin; priz. Yutmoğraf’ım tüm gün deliler gibi çalıştığı için şarja ihtiyacı oluyordu ve hem yataklıda hem pulman da priz bulabiliyorduk. Bir de trendeki seyyar satıcılar… İçecek ve çay satıyorlar. Yiyecek de satıyorlar. Hele bir kere pulmanda giderken birileri sepet içinde açıkta satılan soğanlı, yanda resmi görünen şeyden almıştı. Bunlardan sokaklarda bolca satılıyor.  Kompartıman bir soğan koktu  ki… 🙂 İlk defa en keskin kokuyu (açık sokak tuvaletlerinden sonra) orada duydum. Ama yine de gittiğimiz mevsim itibariyle öyle pis kokular duymadım fazla 🙂

Trenlerin iyi olanlarından bahsettim size. Bir de second class var ki… Onu yaşamak da istemem doğrusu. Fotoğraflardan ne kadar anlaşılıyor bilmiyorum ve bir de belgesellerde gördüklerimiz var tabii. Bu pencereleri demir çubuklu vagonlarda cam yok. Yani açık. Yazları çok sıcakta belki iyi olabilir ama kışın özellikle geceleri düşünemiyorum. Biz mart ayında gitmiş olmamıza ve gündüz sıcaklıklar 30 dereceyi buluyor olmasına rağmen geceler gerçekten soğuktu. Sanıyorum 8-9 dereceye kadar düşüyordu.

İçlerine uzaktan bakabildim, bizim beğenmediğimiz koltukları bile yok… Neyse ben daha bir şey anlatmayayım, fotoğraflar anlatsın…

Bu arada bu demirli pencerelerden özel bir seri yapmak istedim. Ama hem çekerken çok utandığım, hem de telem olmadığı için çok iyi şeyler çıkaramadım. Yapmak isteyen olursa güzel bir çalışma olacağını düşünüyorum, öneririm.

Çenem düştü yine. Daha yazsam yazarım da sizleri de sıkmak istemiyorum. Hindistan’a gidip de tren yolculuğu yapmadım diyen, Hindistan’ı eksik yaşamıştır derim 🙂

 

“Hindistan’da Trenle Yolculuk Birbaşkadır :)” için 18 Yorum

  1. Aynur Diyor ki:

    Başak’cım artık survivor yarışmasına rahatlıkla katılabilirsin. Eminim hiiç zorlanmayacaksın 🙂

  2. ayse Diyor ki:

    Hint kadınlarının giysileri, takıları, kumaşları üzerine de bir bölüm olacak mı ? Bir de yayınladığın her fotoğrafı, yazdığın her cümleyi yutarcasına okuyorum. Uzattım diye endişelenme bence =)

  3. Ş.A. Diyor ki:

    Sabah sabah hindistana gitmek çok güzeldi.20 dk sonra baktımki yine ankara dayım..gitmeden yaşattığın için (yazıları pek okumam resimlere bakarak daldım gitti) teşekkürler..gidip ellerimi yıkayayım 🙂

  4. Canay Diyor ki:

    Birazını senden duymama rağmen çok güldüm.. Çok güzel kaleme almışsın.:)

  5. Zehra Diyor ki:

    İyi ki daha fazla beklememişsin Başak çünkü “niye yutmuğrafta yeni bişiyler yok :(” deyip bir yandan da ben sabırsızlanıyordum burda 🙂 Sabah sabah gene koptum hayattan, işten; Büyük Bharata’nın sıcaklığında, renklerinde, deviniminde, dışardan bakanlara ürkütücü gelse de çok insani olan havasında kayboldum! Nasıl geri dönücem şimdi???!! :s 🙂

    Trenleri ayrıca işlemen iyi olmuş; çünkü orada yaşanabilecek en sıradışı maceralardan biri de tren yolculukları. Ben demiryolu sistemlerinin büyüklüğü, sorunsuz işleyişi ve pratikliği karşısında hayran kalmıştım! Tabii tren duvarlarında görebileceğin bir kaç böcek, istasyonlarda karşılaşabileceğin fareler (ben hiç tren içinde görmedim ama), daracık ranzalar ve iğreti tuvaletler kulağa pek hoş gelmese de… gene de tıkır tıkır işleyen bir sistem. Bir de sizin kadar üşüdüğümü hatırlamıyorum, daha da mı soğutmaya başlamışlar 🙂 Yolculuklar esnasında notebook’tan izlediğimiz belgeseller, karşı kompartımanda oturan hintllilerin de izlediklerimize merakla ortak olması, hemen her durakta yiyecek içecek satan satıcılardan aldığımız enfes “chai”lar, bol yağlı (burada yüzüne bile bakmayacağın) ama orada çok leziz kızartmalar, kahkahalarla sona eren sohbetler ve en önemlisi de tren penceresinden görünen, insanı hayretlere düşüren manzaralar…bu yolculuklardan bende kalan bir kaç anı sadece… Bu arada ben trendeki çarşaf ve battaniyeleri kullandım; zararsızlar 😉

  6. Oya Hatipoğlu Diyor ki:

    Başak’cığım tren yolculuklarımızı bana ithafen yazdığın için teşekkürlerimi gönderiyorum. Güzel fotoğraflarınla yine o günleri tekrar yaşadım müthiş yolculuklar yapmışız vallahi helal olsun bize…..
    Benimde senin gibi titizlikle bir alakam yoktur temizliği severim tabiki.Ancak ortamada uymayı bilirim kendime zehir etmem. Hindistan’da tren yolculuğunu bir kaç kez yaşamazsan bence çok şey kaçırmış olursun diye düşünüyorum. Değişik bir kültür onu o insanlarla birlikte yaşamazsan onların yaşantılarına dahil olmazsan anlaman çok zor. Belkide hayatımızda sadece 5 gün böyle bir şey yaşadık iyiki yaşamışız bence çok pis ve fındık farelerinin çok olmasına rağmen (bende hamam böceği görmedim) çok güzel bir anı olarak hayatıma kaydedildi. Gerçekten unutamayacağım seyahatlerdi. Herşey çok güzeldi ve çok çok değişikti.
    Sakın yanlış düşüncelere kapılma bizi sıkmıyorsun aksine ben kendi adıma çok mutlu oluyorum çünkü o günleri yüzümde gülümsemeyle yine yaşıyorum.

  7. ibrahim şepitci Diyor ki:

    Yokluğu görmek varlığı anlamanın en iyi yoludur, eminim ki varlığımızı senin gibi hissedemiyoruzdur. ramazan da olmasa tamamen şımarıp gideceğiz bu alemde. insanın her ikisinede ( varlık ve yokluk ) uyum gösterme kabiliyetini hindistanda görebiliyoruz 🙂

  8. Servet Diyor ki:

    Başakcığım, seni “Arkası Yarın” gibi izlemeye başladık . İyi gözlemci olduğun gibi, iyi anlatıcısın aynı zamanda. Fotoları çok güzel dillendiriyorsun. Teşekkürler.

  9. Nur Diyor ki:

    Ayy, kahroldum simdi Hindistan’da trenle gezmedim diye! :-)) Ama o anlari atlattiktan sonra en unutulmaz anilar da boyleleri oluyor degil mi? Hem bizim icin de okumasi en eglenceli olanlar. :-))
    (Obsesif compulsif o diil!… http://www.psikolojikdanisma.net/obsesif_bozukluk.htm)

  10. A. Taşkın Özdemir Diyor ki:

    Başak’cığım,
    Pullman vagondaki sevimli fareden bahsediyorsun. Ama Agra İstasyonunda Varanasi Expresini beklerken raylar arasında keyifle gezinen iri sıçanları da anmadan olmaz sanırım. Bazı sıkıntılara rağmen yine de güzel ve çok ilginç bir seyahat oldu. Hemen her yönüyle Hindistan’ı gerçekleriyle yaşadık değil mi? Sevgiler… Vildan & Taşkın

  11. basak Diyor ki:

    Sevgili Ayşe,

    Giysiler ve takılar konusunda nasıl bir şey yaparım bilemiyorum.
    Aslında elimde görsel var. Ama ben ne kumaştan, ne taştan ne de takıdan anlarım.
    Ne yapsam ki? Yalnızca fotoğraflardan oluşan bir bölüm yapabilirim ama 🙂

  12. Geçkin Gezgin Diyor ki:

    Başak’çığım,
    Bir iki gün bekledim okumak için (Bugünkü fotoğraf talebin olmasaydı daha bir iki gün daha bekleyecektim… Acaip keyifli ve heyecanlı oluyor beklemek, nedense ;-))))
    Oyam’ın ve Zehra’nın yorumlarına yürekten katılıyorum…
    Nepal deneyimli (birden fazla kez…) olmam nedeni ile sizlerin şaşkınlıkları bende oluşmadı tabii ki…
    O bölgeyi seviyorum ben herhalde :-))) Hemen hemen hiçbir şey beni rahatsız etmiyor [Batılılar hariç…] İnsanların doğallığı, vericiliği ve sevgi dolu olmaları beni sürekli o bölgelere çeken sanırım… Tabii bir de dağlar… Gerçi bizim gezimizde kandırıldım [ ;-))))] Zafer’in trekking ve biraz Himalaya keyfi de olacağını söyleyip grubun çok güçlü [?] (trekking açısından) olması nedeni ile bundan vazgeçmesi bir gün Zafer’den intikam alma gerekçemi yaratmış oldu :-))))
    Çok kısa kesiyorsun yazıları ve beni kızdırıyorsun :-(((
    Bak alacağım kalemi elime sana rakip bir Hindistan yazı dizisi döktüreceğim o zaman göreceksin…
    Sana güvendim güzel yazın için sen kestirip atıyorsun…
    Okumayan (tembellik edip) okumasın kardeşim…
    Biz daha uzun ve ayrıntılı öyküler bekliyoruz…
    Hadi bakalım ;-)))

  13. basak Diyor ki:

    Rüştü Abi’cim eminim siz benden çok daha iyi yazarsınız, en iyisi mi siz beni beklemeyin yazın 🙂
    Hem siz yazın hem ben yazayım, millet sizin kaleminizden, sizin gözünüzde de bir görsün Hindistan’ı.
    Siz nezaketinizden yazmıyorsunuz biliyorum. Ama ben hiç alınmam da kırılmam da :))
    Çünkü herkesin gözü ve kalemi kendine has…
    Ve sizin kadar mükemmeliyetçi birisine ağzımla kuş tutsam boş :)))
    45 yıllık tecrübe ile sabittir. Bana inanın :)))

  14. Zehra Diyor ki:

    Haydi, yeni bir güne daha baharat kokularıyla başlat bizi 🙂

  15. gokhan kocak Diyor ki:

    Ne gözel anlatmıssın Başak, an be an yaşadım doğrusu :-)…gk

  16. zaika Diyor ki:

    Sevgili Başak
    Ne iyi ki gittin, gördün, yaşadın, anlattın. Bizler de senin gözlerinle, sözlerinle bir ülke gezdik. Titizliğe gelince; bana “sen oralarda çıldırırdın” demiştin. Şimdiki günler için doğru.. Ancak benim de üstümde odun kokusu ile kamplardan dönüp, medeniyete vasıl olduğum pek çok kez olmuştu. Şimdi yapar mıyım? Bilmiyorum. Ancak her şey zamanında ve olması gereken anda değerli, güzel.
    Sevgilerimle

  17. ayse Diyor ki:

    sevgili kamp arkadaşlarım oktay ve meral gürkan… 🙂

  18. sibel Diyor ki:

    11 Ocak ta inşallah Hindistan a gidiyoruz , Uçak biletleri tamam . Tren biletleri için tıkladım sizinle karşılaştım… Biraz korktum desen yalan olmaz.. Siz hangi ay da oradaydınız? ama belliki yanımıza çok şey almamız lazım. Güzel bilgiler için teşekkürler …
    Sibel

Yorum Yazın