Yutmi

Başka nasıl anlatmalı? .4.

Nisan 15 2014

Çıtır çıtır felsefeden derlemeler yaparken kendimi yine başka diyarlara gitmekten alı koyamadım. Hep bu keçilerin yüzünden 🙂 Üzerine romanlar, öyküler şiirler yazılan, filmler çevrilen, resimler yapılan, kitaplar yazılan bir sözcük. Herkes yazmış ben de eksik kalmayayım dedim. 🙂

TDK’na göre;İnsanı bir şeye veya bir kimseye karşı yakın ilgi ve bağlılık göstermeye yönelten duygudemekmiş. Evet evet bildiniz; konumuz sevmek…
(*)
Okuduğum bir kaç kitapta sevme duygusunun sevmek olmadığını anlatıyordu. Birine sevgi duygusu beslemek veya ona onu sevdiğimizi söylemek, onu gerçekten sevdiğimiz anlamına gelmezmiş.
Bu bana da mantıklı geliyor. Birine veya birşeye karşı sevme duygusu (belki buna hoşlanma diyebiliriz) besleyebiliriz. Ancak gerçekten sevdiğimiz bir başka şey, bizim, bizde sevme duygusu yaratan şeyden uzak durmamıza sebep olabilir. Bu alınacak bir hazdan, gerçekten sevilen bir şey için vazgeçme halidir. Bununla ilgili örneği -bana akılcı ve çok net geldiği için- okuduğum bir kitaptan aktarmak istiyorum. Amcam (Dr.M.Scott Pett) söyle diyor;Seven birinin, sevgi duygularına bağlı olarak davranmaktan kaçınması hem mümkün hem de gereklidir. Bana çok çekici gelen, sevebileceğimi hissettiğim bir kadınla tanışabilirim, ama o sırada böyle bir ilişki evliliğim üzerinde yıkıcı bir etki yapabileceği için, ya sözlere dökerek ya da kalbimin derinliklerinde derim ki; “Seni sevebilirim ama sevmeyeceğim.” Sevgi duygularım sonsuz olabilir ama sevme kapasitem sınırlıdır. Öyleyse bu kapasitemi üzerinde yoğunlaştıracağım, sevme arzumu yönelteceğim insanı seçmem zorunludur. Gerçek sevgi, bizi altüst eden karşı konulmaz bir duygu değildir. İnsanın üzerinde düşünerek vardığı, onu bağlayan bir karardır.

(hemen burada araya girip bir örnek de ben vermek istiyorum; sevgi duygusuyla alınıp, sonra sokağa atılan hayvanlar geldi aklıma)

Hemen herkes sevgi duyguları ile sevgiyi birbirine karıştırır, bu da insanların türlü biçimlerde kendilerini aldatmalarına olanak sağlar. Alkolik bir adam, karısı ve çocukları onun ilgisine şiddetle muhtaç oldukları bir sırada bir barda oturup yaşlı gözlerle barmene, “Ailemi gerçekten seviyorum” diyebilir. Açıkça görülüyor ki, sevgi duygularını sevgi ile karıştırmak insanların işine gelmektedir; insanın sevgisinin kanıtını duygularında bulması hem çok kolay hem de haz vericidir. Halbuki insanın eylemlerinde sevginin kanıtlarını araması zor ve acı verici olabilir.

Sevmek isteği, sevmek değilir. Sevgi emek ve çaba ister.”

Bu da sevdiğimiz kişiye veya şeye ayırdığımız zaman, gösterdiğimiz özen demektir. Onu tanımaya, anlamaya çalışmak, anlamak için onunla konuşabilmek, en zoru da onu dinleme sabrını gösterebilmektir. (Bu dinleme konusuna da fena halde takmış durumdayım onun için ayrı bölüm yapmaya karar verdim, burada uzatmayacağım) Günümüzde emek vermeyi para vermekle karıştırmaya başladık. Çocuğa istediklerini (okul, harçlık, araba vb.) vermeyi, gönüllü kuruluşlara para, eşe tek taş yüzük, ev, araba vermeyi sevmek sanmaya başladık. Oysa en değerli şey zamandır. Sevdiğiniz şeye ayırdığınız zaman… Çünkü zamanın maddi bir karşılığı yoktur. Birine veya bir şeye (bu iş veya bir hobi de olabilir) zaman ayırıyor olmak onunla yaşamı paylaşıyor olmak demektir. Onu anlamak, tanımak ve gelişmek-geliştirmek daha iyiye dönüştürmek içindir. Onun zarar görmemesi, incinmemesi için özen göstermek demektir. Bu yaşıma kadar okuduğum, izlediğim, dinlediğim her şeyden çıkarttığım sonuç bu. Benim anladığım “sevgi emektir”in karşılığı bu. 

Bu sözler bana hemen “Selvi Boylum Al Yazmalım” filmini hatırlattı. (**) Bu sözler bana hemen Küçük Prens’in gülünü ve tilki ile arasında geçen diyaloğu hatırlattı. Bu sözler bana “Leon”u, “Hayat Güzeldir”i hatırlattı. Esin Afşar’dan defalarca dinlediğim o şarkıyı hatırlattı;

http://www.youtube.com/watch?v=YN64YBJIcLA  (***)

Ve daha bir çok şeyi… Tabii ki hepsi bu sayfaya sığmaz. O hiç bir yere sığmaz… Yaşamın içinde coşarak akar gider… Kimi kaçar ondan, kimi de onunla çağlar.

Sevmek sözcüğüne bir de bu açıdan baktım, kendimce… Daha onlarca açıdan bakılabilir sevmeye… Benim sevmeyi bu yönüyle ele almamın nedeni, çıtır çıtır felsefe serisinin “Aşk ve Dostluk” kitabı oldu. Sanırım ne demek istediğimi alttaki yazılarla üstteki yazılar arasındaki bağlantıyı kurunca daha iyi anlayacaksınız 🙂 Sevmek sözcüğünü bilsek de, bildiğimizi sansak da zaman zaman bazı şeyleri hatırlamakta, zaman zaman yeniden yeniden düşünmekte bir sakınca görmüyorum. Hayatta güzellikler üzerine ne kadar çok düşünürsek, onların çoğalacağına inanıyorum. Eh bu da yazmam için yeter…

Bir şey daha; bu yazıyı ilk üç “başka nasıl anlatmalı ” ile de bağlamak istiyorum;

Hırsızlığı sevmiyoruz değil mi? Tabi ya hırsızlığı kim sever.

Demokrasiyi seviyoruz ama değil mi? Ama sevmeyen de olabilir bu hırsızlıktan biraz farklı bir durum gibi.

Ya şiddeti ? Şiddeti seviyor muyuz?

Peki sevdiğimiz veya sevmediğimiz şey nedir? Bunların gerçek anlamlarını biliyor muyuz? Sözlük anlamlarından bahsetmiyorum. Sevdiğimiz veya sevmediğimiz şeyi tanıyor muyuz ve/veya tanımak için ona zaman ayırmış mıyız? Eğer birşeye-bir insana yeterli zamanı ayırmamış, onu anlamaya-tanımaya çalışmamış ve ona emek vermemişsek, sevmekten söz edemeyiz. Ve tüm bunlar için bir şey daha gerekli insanın kendini kadırmaması. Bu birini dinlemeyi başarmaktan bile zor.

Neyse son söz Çıtır Çıtır Felsefe’nin olsun. Zira “Aşk ve Dostluk” kitabını okurken oldu ne olduysa 🙂

You tube’u açamayanlar için;

(*)Bülent Ortaçgil’in Olmalı mı Olmamalı mı şarkısı.

Olmalı mı olmamalı mı
Yoksa hiç değişmemeli mi
Ama ben değişmezsem, ben olamam ki

Görmeli mi görmemeli mi
Yoksa hiç bakınmamalı mı
Ama ben bakınmazsam, hiç göremem ki

Sevmeli mi sevmemeli mi
Yoksa hiç beğenmemeli mi
Ama ben beğenmezsem, hiç konuşmam ki

Bilmeli mi bilmemeli mi
Yoksa hiç öğrenmemeli mi
Ama ben öğrenmezsem, hiç olamam ki

Olmalı mı olmamalı mı
Yoksa hiç değişmemeli mi
Ama ben değişmezsem, ben olamam ki.

Bülent Ortaçgil

(**)Türkan Şoray ve Kadir İnanır’ın oynadığı “Selvi Boylum Al Yazmalım” filminin son sahnesi. Türkan Şoray  oğulları Samet, baba olarak seçtiği adaöçimla birlikte yürürken, Türkan Şoray bir zamanlara aşık olduğu Kadir İnanır’a buğulu gözlerle bakar. O an iç sesi duyulor. “SEVGİ NEYDİ? SEVGİ İYİLİKTİ,  DOSTLUKTU, SEVGİ EMEKTİ”

(***) Esin Afşar’ın bu şarkısının sözleri çok değerlidir benim için. Eğer videoyu açamadıysanız sözleri de duyamadınız. Onun için ben buraya yazıyorum.

sevmek, farkında olmaksa yaşadığının
sevmek, bakmak değil görmekse eğer
aklın baştan gitmesi değil,
duymak ve bilmekse eşit olarak


yemeden içmeden kesilmeden
çoğalmaksa sevmek eksilmeden
çağına tanıklık ederek
ve kahrolmadan arabeske inat.


için içine sığmamaksa
bir coşku, bir şenlik, bir erdemse sevmek
insanları, çocukları, kuşları unutmadan
şarkı söylemekse sarhoş olmadan


verem olmamaksa sevmek, senin aşkından
daha sağlam basıyorsam toprağıma,
unutmak, şaşkınlık, azap değilse;
bilinç, öğreti ve sevinçse,
paylaşılan bir ekmek gibiyse sevgi,
seni seviyorum!

 

“Başka nasıl anlatmalı? .4.” için 12 Yorum

  1. Tuğba MÜLAZIMOĞLU Diyor ki:

    Güzellikler düşündükçe çoğalır cümlesini çok sevdim 🙂 Güzellikler seninle olsun 🙂

  2. Gülbüz uç Diyor ki:

    Ne mutlu farkında olup yaşayan ve yaşatana:)Seni seviyorum…

  3. meltem Diyor ki:

    Bu gün karışık bir güne uyanmıştım Başakcım, yazını yolda okudum, bittiğinde duygularım düzene kavuşmuş, hizaya girmiş, dengelenmişti, bir manyetik alana tutulmuşlar gibi. Çok teşekkür ederim, çok özel bir insansın..

  4. Sultan Koç Diyor ki:

    Başak’cım, sevgiye en çok ihtiyacımız olan dönemlerdeyiz. Sevelim sevilelim…..

  5. çekirgenin hocası Diyor ki:

    İşin başında yanlıştı bu aşk;

    zaman ister o,
    emek ister,
    ilmek ilmek örmek,
    çocuğun gibi görmek ister.

    Seninse işin başından aşkın…

  6. gokhan kocak Diyor ki:

    Seni… bitirmek değil de….
    Sana hep yeniden başlamak isterdim…

  7. Zeynep Diyor ki:

    keçiler bu güzellikleri yazdırıyorsa hep kaçsınlar, biz de onları kovalayalım ikimiz 🙂 sevgiler şelale öpücükler kocaman xxxxxx

  8. nazım Diyor ki:

    :)))))))))))))))))))))))))))))

  9. Elif Diyor ki:

    Piglet: “sevgi kelimesi nasil yazilir?”
    Pooh; “sevgi yazilmaz, hissedilir”.
    Winniethe Pooh’tan, sade ve öz..
    Sevgiyi şu kısa ömrümüzde bolca hissetmek, hissettirmek dileğiyle 🙂

  10. servet Diyor ki:

    Şiirin Kraliçesi diyor ki:

    Seni sevdim, seni birdenbire değil usul usul sevdim
    “Uyandım bir sabah” gibi değil, öyle değil

  11. Fazlı Diyor ki:

    Leblebi tozunu sevme faslı atlanmış mı, ben mi kaçırdım?

  12. seval duygu Diyor ki:

    Bence işe önce kendimizi sevmekle başlamalıyız,kendimize değer vererek,zaman ayırarak. İşte o zaman sevmenin her evresini,şeklini şemalini bire bir tecrübeyle tahlil etmiş oluruz.Dilerim sevgimiz kendimizi sevmeyi becerebilecek kadar yücedir.

Yorum Yazın