Yutmi

BALİ .V. BÖLÜM ( Maymunlar Cehennemi / Monkey Forest )

Aralık 01 2010

Bali’de bugün 5.günüm. Sona yaklaştıkça enerjim de bitmeye başladı. “Üstelik dün yaşadığımız rüya gibi günün ardından bugün de aynı güzellikte olacak mı?”nın stresi bastı. Zira 4 kişilik grubun içinde planları ben yapıyordum ve insanların mutlu olması beni de mutlu ettiği gibi, keyif almadıkları zaman benim de keyfimin kaçacağı kesindi. Yapı işte… Nitekim korktuğum oldu. Sabah saatleri ve öğle yemeği bir önceki güne göre neredeyse fiyaskoydu.

Programda bir müze, iki sanat galerisi, maymunlar ormanı ve gün batımını izlemek üzere “Pura Tanah Lot” Sunset Tapınağı vardı. Sunset Tapınağı hariç tüm gideceğimiz yerler yine Ubud bölgesindeydi. Sanırım Gudi Ubud bölgesinin bu taraflarını çok iyi bilmiyordu. Çünkü sanat galerilerinden birini ve restoranı bulmakta çok zorlandı. Hatta restoranda o kadar zorlandı ki bana fenalık geldi ve yemeği maymunlar ormanına yakın başka bir restoranda yemek zorunda kaldık. Bu satırları yazarken Bali yemekleri ile ilgili ne bir bilgi ne bir fotoğraf olduğunu fark ettim. Zira yemek konusunda oldukça zayıf olduğumu kabul ediyorum. Çünkü tüm gezi boyunca kahvaltı dahil tek yediğim şey noodle oldu. Boğaçhan’ın bahsettiği o koca koca böcekleri ise gün batımı ve keçak dansı izlemek uğruna feda ettim. Yalnızca Fahrettin, Pelin ve Kerim’in tabaklarında kalan içi boş dev karides ve koca yengeç kabuklarına bakmakla yetindim. Neyse ki yemek konusunda kaçırdıklarıma üzülmeyen bir insanım 🙂

Konuyu dağıttım değil mi? Ben yine bugüne döneyim. Sabah bir müze bir sanat galerisi gezdik. Rudana Müzesi’nin bahçesinde ressamlar çalışıyordu. Rudana’nın bir müze, bir de galeri kısmı vardı. Galeri’den resim satın almak mümkündü. Tabii çok parası olana 🙂 Para demişken aklıma geldi. Bali’deki müzelere giriş yaklaşık 10TL civarında.

Diğeri ise bir sanat galerisi idi. Bali’deki sanat galerileri inanılmaz. Yalnızca Ubud bölgesinde sanıyorum onlarca sanat galerisi var. Buna yol üstü irili ufaklı resim galerini de katarsak, 100’ü geçer herhalde. Mesela son gün Campuhan üzerinde küçük bir resim atölyesine girdim. Yaklaşık 8-9m2 ya var ya yok. İçinde gelir düzeyi çok düşük olduğu belli olan bir Balili vardı. Bir de güzeller güzeli küçük kızı. Oradaki resimleri kendisi yapıyormuş. Ayrılırken elini sıktığımda elindeki nasırlardan hissettiğim ve üstünün başının anlattı bir işçi olabileceğiydi. Resimden pek anlamam, belki de o nedenledir bilemiyorum ama adamın yaptığı resimler beni çok da fazla etkilemedi. Fakat küçük parça kağıtlar üzerine değişik bir teknikle yapılmış bazı resimler dikkatimi çekti. Bunlar mekanın içindeki büyük ve renkli resimlerden farklıydılar. Bunları da kendisinin mi yaptığını sordum. Kendisinin değil, oğlunun yaptığını söyledi. “Oğlun nerede?” dedim. “Taksicilik yapıyor, şimdi işte” dedi. O resimlerden aldım. Üstelik pazarlık bile ettim. Ama hala bilemiyorum pazarlık etmekle iyi mi ettim…

Öğle yemeğinden sonra “Maymunlar Ormanı”na gittik. Daha doğrusu ormana yalnızca Kerim’le ikimiz girdik. Boğaçhan’lar bir önceki gün ormana gitmişlerdi ve gidenlerin anlattıklarına göre maymunlar oldukça samimi davranışlar sergiliyorlardı. Kiminin saçını çekmişler, kimini hafif yollu dişlemişler, Batuhan’ın tepesinden inmemişler… Bütün bunların üzerine Ülkümen de “Burası maymunlar ormanı filan değil, resmen maymunlar cehennemi deyince bizim gruptaki herkes tırstı. Fahrettin sabahtan beri elinden düşürmediği kitabı bitirmek istediğini söyledi, Pelin “ben alışverişe gideceğim” dedi. Kaldık Kerim’le ikimiz. Kerim’cim de merakından mı, beni yalnız bırakmama nezaketinden mi artık bilemiyorum benimle geldi. Ben de biraz tırsıyordum tırmasına ama benim tırsmam maymunlardan dolayı değildi. Yutmoğrafım tırsmıştı onun için… Önce benimle gelmeyeceğini söyledi. Sonra çok şey kaçıracağının farkına varmış olmalı, gelmeye karar verdi.


Bir süre Fahrettin ve Pelin de yanımızda olduğu halde giriş kapısının önünde durup, sağda solda dolanan maymunlara ve insanlara baktık. Daha sonra Kerim’le ikimiz kol kola girip iyice birbirimize yapışarak ormanın derinliklerine doğru yürümeye başladık. Yutmoğrafım kafayı benim göbeğime gömmüş nefes bile almıyordu. Ben freebagimin üzerinde sallanan fermuarlar dikkat çekmesin diye bir elimle onları, diğer elimle kafayı gövdeme gömmüş yutmoğrafımı saklıyordum. Etrafımızdaki insanlar, kapıda satılan muzlardan almış, gelen maymunlara veriyorlardı. Ormanın içine doğru giden yolda biraz yürüdükten sonra meydanlık bir alanda bir sürü maymun ve bir sürü insanla karşılaştık. Maymunlar her yerden çıkabiliyorlardı. Her an üstüne atlayabiliyor, elinde yiyecek içecek bir şey varsa kapıp kaçabiliyorlardı. Maymunlar daha çok muzlarla ilgilendiği için yutmoğrafım da üzerindeki tedirginliği biraz olsun atmaya başlamıştı. Yavaş yavaş beni dürterek “ben de bakmak istiyorum” demeye başladı. Kafasını göbeğimden kaldırıp, etrafa bakınmaya başladı. Burada ilk video görüntülerini yutmaya başladı. Videoları göstermek için bir yol arıyorum. Zira blogun kapasitesi yetmedi. Ama ilk fırsatta onları da sizlere izletmek isteriz doğrusu.

Kerim’le kol kola yürümeyi bırakmıştık ama ikisinin de heyecanı tam olarak geçmiş sayılmazdı. Ormanın içindeki birkaç tapınağı da ziyaret ettikten sonra Pelin’le Fahrettin’in yanına döndük.

Şimdi hedefimiz Tanah Lot “Sunset Tapınağı” idi. Ubud’dan Sunset’e yaklaşık 1 saatte gittik. Maymunlar Ormanı’nda salgıladığımız adrenalin ve günlerin yorgunluğundan olsa gerek, ben ve çocuklar yol boyunca uyumuşuz…

Şimdi sizi Bali’nin maymunlarıyla başbaşa bırakıyorum 🙂 Gün batımında, Pura Tanah Lot da buluşmak dileğiyle…


Bu bölümün misafir sanatçısı Sema ve Cadaloz Maymun

“BALİ .V. BÖLÜM ( Maymunlar Cehennemi / Monkey Forest )” için 3 Yorum

  1. Sema Kesen Diyor ki:

    Basak’cim,

    Her bolumu yeniden yasayarak okuyorum. Super!… Tek uzuldugum dalis yapacagiz diye
    kacirdigimiz goremedigimiz yerler. Ve kendi kendi me soz verdim bir daha gidecegim, bu sefer elimde senin yazilarin ve haritalarin olacak rehberlik yapmasi icin. Hatta karar aldim Scooter motor kullanmayi da ogrenip oyle gidecegim ki biraz daha yerlisi gibi ulkeyi soluyabileyim :). En cok hayiflandigim da muze ve tablo sergileyen/satan yerleri kacirmis olmam.

    Eline gozune yuregine saglik.

  2. Ahmet Yay Diyor ki:

    Başak Hocam,
    Ben size gitmeden önce Bali’nin güzelliklerini kısmen anlatmaya çalışmıştım. Sanırım gidince benim anlattıklarımın ne kadar yetersiz kaldığını gördünüz. Ben orada yaşamak istiyorum. Buna karar verdim. O coğrafya benim yaşamak istediğim yer. Ne kadar yaşarım bilemiyorum. Ama oraya gideceğim ve uzuuuun bir süre kalacağım. Siz de tekrar geldiğinizde bizim misafirimiz olursunuz. Elinize gözünüze sağlık.
    Selamlar,
    A.Yay

  3. basak Diyor ki:

    Dilerim hayyalleriniz gerçek olur 🙂

Yorum Yazın